Her gelen geçen yolcu, izci, garip gureba, fakir fukara, müritler oradan yer içerler. Yani dergahlar aslında umumun vakfıdır. Adam ineğini Hacı Bektaş dergahına veriyim de oradan insanlar bunu yerler demiş. Durumu Hacı Bektaşi Veli hazretlerine arzederek haramdan kazandığı ineği dergaha bağışlamak istemiş. Hacı Bektaşi Veli hazretleri, “helal değüldür” diye bu kurbanı kabul etmemiş. Bu kez adam Mevlevi dergahına götürmüş. İneğini oraya vermek istemiş. Hz. Mevlana’ya sunmuş. Hz. Mevlana adamı kırmamak için bu hediyeyi kabul etmiş. İneğin sahibi; başından geçen olayı Mevlana’ya anlatmış. Kurbanlığı Hacı Bektaşi Veli’nin kabul etmediğini, fakat kendisinin Mevlana’nın kurban kabul ettiğini söyleyerek bunun sebebi nedir, demiş. Mevlana hazretleri adama “Bir bir karga isek, Hacı Bektaşi Veli hazretleri bir doğan gibidir. Doğanlar her leşe konmaz” demiş. “O yüzden biz senin hediyeni kabül ettik” diye adamı teselli etmiş.

Adam bu hadiseyi tekrar Hacı Bektaşi Veli’ye sormuş. Kurbanını neden kabul etmediğini ve Mevlana’nın niye kabul ettiğinin sebebini sormuş. Hacı Bayramı Veli adama; “Oğlum bizim gönlümüz ufak bir su birikintisi, Mevlana’nın gönlü ise bir okyanus gibidir. Bizim gönlümüz kirlenebilir diye kabul etmedik. Oysa Mevlana’nın gönlü ise kirlenmiz, ondan için kabul etmiştir” deri.

hoşgörü kültürünün Mevlana hazretlerinde yüksek derecede gelişmiş olduğunu anlatmak istemiş. Ne diyor Mevlana; “Baza baza, gel gel ne olursan ol, ister mecasi, istersen putperest ol yine gel. Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir” derken, bizim dergahımız kültür ehli olaak girenler iman ehli olarak çıkarlar demektir. Yoksa kültürde daim olarak biz seni kabul ederiz demek değildir. Çünkü Mevlana’nın dergahı bir tasfiye ve tezkiye, temizlenme ve kötülükleri temizleme, iyilikleri gönüle doldurma yeridir. Günah işlemek insan için bir adetse, tevbe etmek de kurtuluşla bir selamettir. Yani insanlar inançları, mezhepleri, meşrepleri, hatta günahları nedeniyle yargısız infaza tabi tutmak onları kınamak, ayıplamak, bir ayrışma ve öteleme sebebidir. Kırmadan, dökmeden, ikaz ve izah yapılabilir. Ama hiçkimsenin inancı o kişiye düşman olma sebebi olmamalıdır. Çünkü gerçek hakim, ahkemilhakimiyn olan Hz. Allah’tır. Kullarını ancak o adili mutlak yargılar ve hükmünü verir. Anlatılan kıssada verilmek istenen mesaj budur.

(SÜRECEK)