KUR’AN ASLA TAHRİF OLMADI, KIYAMETE KADAR DA ÖYLE KALACAK

Bu kitapların bir kısmı sahifeler, bir kısmı ise kitap halinde indirilmiştir. Kur’an-ı Kerim peygamberimize 23 senede, zaman içerisinde, ihtiyaca göre, Cenab-ı Hakkın dilediğinde ayet ayet indirilmiş, 23 senede tamamlanmış ve sonra kitap halinde Kur’an adını almıştır. Elbette ki bu çok ciddi ve sağlam bir iştir.

Her gökten indirildi diye lanse edilen kitap ilahi kitap olmaz. Bunların şaşmaz ve değişmez, değiştirilemez şartları vardır.

Sayfalar halinde olan kitaplara Suhuf denir ki, Adem A.S.e 10 sayfa, Şit A.S.e 50 sayfa, İdris A.S.e 30 sayfa, Hz. İbrahim A.S.e 10 sayfa ki toplam 100 sayfadır. Bunlara ayrıca küçük kitaplar denir.

Büyük kitaplar ise, Tevrat Hz. Musa’ya, Zebur Hz. Davud’a, İncil Hz. İsa’ya, Kur’an da Hz. Muhammed SAV.e gönderilmiş ve indirilmiştir. İçerikleri ise inanç, itikat, ibadet, ahlak ve muamelat konularına ait kuralları ihtiva ederler. Yani insanların din ve dünyalarını aydınlatıcı yolu tarif ederler.

Biz müslümanlar bu kitapların bozulmamış olan asıllarına, Kur’an’ın bize bir emri olarak inanırız, iman ederiz. Fakat ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar Kur’an’a inanmazlar. Muhanef=tahrif edilmiş asılları bozulmuş, ilahi ayetler içinden çıkarılarak aralarına kendi akılları ve nefislerinin arzularına uygun ayetler uydurmuşlar ve bundan dolayı ikinci bir peygamber ve kitap gönderilme lüzumu doğmuştur. Fakat Hz. Kur’an asla ve kat’a tahrife uğramamış, aslı ne ise o kıyamete kadar da öyle olacaktır. Bu da bir Kur’an ayetidir. 1500 senedir yüzlerce insanın teşebbüsüne rağmen bir ayet bile uydurulamamıştır. Bu da Kur’an’ın en üstün özelliğidir.

Burada bir gerçeğe de değinmek gerekir. Gerek Tevrat ve gerekse İncil’in tahrif edilmiş olmasına rağmen içinde asıl ayetler de vardır. Bu ayetlerden bazıları Kur’an’da da mevcuttur. Bunları Kur’an ayetleri doğrulamıştır. U ayetler bizim için de muteberdir. Onlara da inanmamız farzdır. Bunun içindir ki müslümanlar asılları bozulmuş olmasına rağmen içerierinde asıl ayetlerin de bulunması itibariyle onlara iman bizlere farz kılınmıştır ve inanırız. Ama maalesef Yahudlier ve Hıristiyanlar gerçek ve değişmez, değiştirilemez olan Hz. Kur’an’a inanmazlar. İnananları da vardır. Bilhassa ilim adamları günden güne müslüman olmaktadırlar. Çünkü Kur’an’ı hakikatları ilmin ışığında görebilmektedirler.

Kur’an-ı Kerim:

Kur’an nedir, sorusunu sorarak, Kur’an’ın kısaca anlatımına girelim. Kur’an, son peygamber Hz. Muhammed SAV.e Allah tarafından, Cebrail aracılığı (elçiliği) ile indirilen, Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunda asla ve kat’a şüphe olmayan, güneş kadar gerçek ve hakikat olan (tevatür) binlerce kişi ve kişilerce ilim yoluyla nakledilen, bugüne kadar en ufak bir ekleme ve çıkarma olmadan bizlere ulaşan, kıyamete kadar da bir noktası dahi değiştirilemeyecek olan Allah tarafından bizzat korunan, hakkında Kur’an’da “Kur’an’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız” buyurulan (Hicr 9. ayet, sh26) Arapça olarak indirilen, korunsun diyerek pürüzsüz Arapça bir Kur’an indirdik” (Hicr 28) buyurulan, hükmü kıyamete kadar aslıyla lafız ve manası ile devam edecek olan, bir benzerinin insanlar tarafından ortaya konulamayacağı hatta bir sure bir ayeti bile meydana getirilemeyeceği kadar eşi ve benzeri olmayan bir ilahi kitaptır.

Kur’an’ın gerçek bir kitap olduğunda, şark-doğu garp-batı manevi din alimleri maddi müsbet ilimle fen ve teknoloji bilginlerinin ittifak etmişlerdir. Vakıa Salman Rüşdi gibi ilyarda bir mecnunlar aklından zoru olanların hezeyanları olmuştur. Ama “köpeğin uluması ona kemik getirmez” kabilinden sözlerdir.

(SÜRECEK)