ALİMLER BİRBİRİNİN İLMİNİ ÖLÇMEK
İÇİN TUZAK SORULAR HAZIRLARLARDI
Mesele; İmam-ı Azam’a bir adam geldi. Beni evimin duvarından komşu evi tarafına bir pencere açmak istiyorum. Açabilir miyim, diye sordu.
Ebu Hanife; komşunun namusunu gözet, bu açacağın pencerenin komşuna bir zararı var mıdır, dedi. Adam, yoktur dedi. Komşuna zarar vermemek üzere açabilirsin dedi ve açtı. Komşu, başkadı Ebu Leyla’ya pencere açan komşusunu şikayet etti ve pencereyi kadı kapattırdı.
Bu sefer adam olayı Ebu Hanife’ye anlattı. Sen komşu tarafında pencere açtığın duvarı tamamen yık, dedi ve adam duvarın tamamını yıktı. Komşu durumu tekrar kadıya, hakime iletti. Kadı, kişi evinin duvarını yapar da yıkar da... Ona bir engelimiz olmaz, dedi. Adam kadıya sen önceden pencere açmasını yasaklarken şimdi duvarın tamamen yıkılmasına razı mı oluyorsun, deyince, kadı o dersini iyi yerden almış, pencereye razı ol da duvarını örsün, komşuna söyle, dedi ve pencerenin açılmasına hükmetti.
Başka bir mesele:
Her zaman alimler birbirlerinin ilmini ölçmek, ondan yararlanmak, bazen de kasten onu küçük düşürmek gibi doğru olmayan sorular hazırlarlar ve birbirlerine sorarlardı. Yanlış zannettikleri hükümleri yargılarlardı.
Bir gün Küfe alimlerinden, Tabiinden ve fakih olan İbni Mübarek, İmam-ı Azam’a şöyle bir soru sordu;
İki kişinin paraları, birinin bir dirhemi diğerinin iki dirhemi karışsa, sonra bu üç dirhemin ikisi kaybolsa, geride kalan bir dirhem kimin olur veya bölüşümü nasıl olur, dedi. İmam-ı Azam, mevcut bir liranın 3/2’si, iki dirhemi olana, kalan 3/1’i de bir dirhemi olana verilir dedi ve bunun delillerini izah etti.
Mesele;
Aklı gelip giden, aklından zoru olan bir kadın, birisine sen zina eden iki kişinin çocuğusun demiş. Adam caddede kendine kadının hakaret ettiğini, kadıya şikayet etmiş. Kadı Ebu Leyla, kadın aleyhine hükmederek iftira, kasıt had değnek cezasına çarptırmış ve camide değnek cezası vurdurmuş.
Bunu duyan Ebu Hanife, kadı Ebu Leyla’nın altı yerde hata ettiğini beyan etmiştir.
1.Aklı başında olmayan –deli- mesul değildir. Önce kadının aklını sormalıydı.
2.Camide ceza verilmez, vurulmaz. Cami herkesin emin sığınağıdır.
3.Zina eden iki kişinin evladı demiş. Çift ceza vermiş. Halbuki söz birdir, tek had gerekirdi.
4.Kadına ayakta ceza vermiş. Kadınlara had oturdukları yerden tatbik edilir.
5.İki had gerekse bile, peşpeşe vurulmazdı.
6.Olay her ne kadar kişiye hakaret içerse de esasta suçlanan ana-babadır. Onların dava etmeleri gerekir ki, onlar ölmüşler veya kayıptırlar. Davacı ortada yoktur, gibi hatalardır diyor.
Başkadı bu tenkitleri Kufe Valisine iletmiş. O da Hz. İmam’ın bir müddet fetva vermesini yasaklamıştır. (Ahmet Karadut, 1978 Manekıbı İmam-ı Azam sh.134)
İmam-ı Azam’a sorulan ve onlara verilen mantıki cevaplar:
Ağzı açık, içinde et pişirilen bir tencereye bir kuş düşse ne olur?
Alimin birisi, kazana düşen kuş çıkarılır. Etin suyu dökülür, yeniden pişirilir, demiş.
İmam-ı Azam, hayır, kazana kuş düşmeden kazandaki su et kaynıyorsa o zaman sizin dediğiniz yapılır. Yok kazan kaynamadan kuş düşmüşse çıkarılır. Başka bir işlem gerekmez. Çünkü su kaynamadan kuşun içindeki pisliğin diğer ete ve kazanın suyuna geçme ihtimali yoktur, demiştir.
SÜRECEK