İKİ KARDEŞ İKİ KIZ KARDEŞLE EVLENİR,
AMA NİKAH BAŞKA, ZİFAF BAŞKA OLURSA…
Bak oğlum; önce meseleyi ayırmak lazım. Temizlikçi elbiseyi temizledikten sonra sahibi geldi de elbisesini istedi, o da sen bana elbise vermedin diye inkârdan sonra yaptı ise ücret ödemez. Çünkü temizlikçi çaldığı veya inkâr ettiği elbiseyi kendisi için temizlemiştir. Elbiseyi sahibine vermeseydi kendisi için temizlemiş olacak ve elbisenin günahını yüklenecekti. Eğer inkârı elbiseyi temizledikten sonra yaptıysa, o zaman –sonra ikrar ettiğine göre- unutarak inkar ettiğinden ücreti ödemesi gerekir. Çünkü elbiseyi sahibi için temizlemiş olur dedi.
Bak oğlum, daha bir icar işini bile halledemeyen bir insan nasıl fetva verir. Meyvenin hamı buruktur, olgunlaşmadan yenmez, der. Ebu Yusuf hocasının elini öper ve ders halkasına katılır.
İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin meseleleri halletmesindeki pratik aklını simgeleyen hadiseleri okurlarımıza sunmaya devam edeceğim ki, onun aklının gücü, bizim mezhebimizin sahibi olan İmamın kıymeti ortaya çıksın, bilinsin.
Bu meselelerden birisi de şudur;
Ebu Hanife, alimlerle birlikte iki oğlunu birden evlendiren bir dostunun düğününe katılır. Düğün sahibi iki oğluna iki kız kardeşi almaktadır. Zifafta bir hata olmuş, o günün şartlarında, kızlar oğlanları, oğlanlar kızları fazla tanımadıklarından gelinler yanlış olarak zifafa sokulmuşlar. A damat B geline, B damat da A geline yanlışlıkla zifaf olmuşlar. Durum sabah anlaşılmış, evliler nikâhlarına değil de tersine zifaf yapmışlar.
Durum İmam-ı Azam’a intikal ediyor. Çare ya İmam, diyorlar. Bakalım İmam-ı Azam bu sorunu nasıl çözecek? Bu konuda ne bir ayet, ne de hadis var. Ancak evlenmenin nikahın ve boşanma ayrılığın gene kurallarını belirleyen ayet ve hadisler mevcuttur.
Hüner bu gibi hayat memat meseleleri gibi olayları genel kurallara aykırı olmadan çözümlemektir ki bu çok engin bilgi, yüksek akıl ve ince ferasete sahip mutlak müçtehit ve fakihlerin, hukukçuların işidir. Bunların başında da mezhep imamımız, önderimiz İmam-ı Azam Ebu Hanife Numan B. Sabit hazretleri gelmektedir.
Bu alimlerin yolunu takip eden İslam dünyasında ve Türkiyemizde alimlerimiz var ama İmam-ı Azam’la kıyasları mümkün değil. Yine de şükürler olsun ki, sorulan her soruyu İslami anlayışla cevaplayacak bilginlerimiz, eserlerimiz, iletişim araçlarımız mevcuttur. Eskisi gibi bir meseleyi çözmek için günlerce yaya yürüyerek bilgin aramaya gerek yok. Hele internet kullanabilenler için iş daha da kolaydır. Şimdi İmam-ı Azam’a getirilen sorunun çözümü nedir ona bakalım. Sorun ne idi?
İki erkek kardeş, iki kız kardeşle nikahlanıyorlar. Yanlışlıkla zifafa esas nikahlısına değil de aksi kardeşe zifaf oluyor. Nikahları başkasında, zifafları da öyle, ne olacak şimdi. Soru bu. Netice yanlıştır.
Orada bulunan Süfyanı Sevri tabinden büyük fakih, İslam hukukçusu, böyle bir olay sahabi devrinde de olmuştur. Sahabinin en fakihi olan Hz. Ali R.A. herkes zifafa girdikleri hanımların mehirlerini öder. Eski nikahları iptal olur. Yeni kocalarına yani herkes zifafa girdiği kadınla nikahlanır. Bu durumda tarafların bunu kendi arzuları ile yapmaları esastır, demiş.
Bu sözü dinleyen İmam-ı Azam sükut edince orada bulunan başkadılık teklifini reddeden alim Misar, Ebu Hanife’ye siz niçin sustunuz der. O zaman Hz. İmam evlenen çocukları buraya getiriniz, der. Zifafa girdiğiniz erkeği beğendiniz mi?
Evet dediler.
İmam-ı Azam, fakat senin zifafa girdiğin kişi kardeşinle nikahlı idi, dedi.
O zaman herkes eski nikahlısını boşasın, yeni zifafa girdiği ile yeniden nikahlansın. Nikah usulleri aynen uygulansın, izahını yaptılar. Buradaki mesele, rıza, boşanmaya ve yeni nikahlısına mehir ve tarafların kabulü ki, rıza denir.
Sorunun başka çözümü yoktur. Esası budur.
SÜRECEK