DÂHÎ İMAM-I AZAM, FEN BİLİMLERİNE
YÖNELSE ÇOK BULUŞUN SAHİBİ OLURDU
İmam-ı Azam, ittifakla birleşilen görüşe göre, 70 yaşlarında Hicri 150, M.767 Recep ve Şaban veya Şevval aylarının ortasında Bağdat’ta vefat etmiştir. Vefatı hapiste secdede iken ölmüştür. Hapse düşme sebebi, Abbasi halifesi Cafer B. Mansur’un, Şeyhülislamlık, kadılık veya hazine, maliye nazırlığını kabul etmeyişidir. Kendisinin en önemli hocası Hammad Caferi Sadık hazretleri de hem üvey babası, hem de hocasıdır. Ehli Beyt aşığıdır. Şehit edilmesinin ana sebebi ehli beyt taraftarı olmasıdır. Yine 12 imamdan Muhammed Bakır R.A. ile görüşmüştür.
Tabiindendir. Enes B. Malik R.A. başta olmak üzere birçok Sahabi ile görüşmüş ve onlardan ders almıştır.
Şu anda Bağdat’ta en büyük meydan olan Bağdat’ın Azamie semtinde kendi İmam-ı Azam camisindeki türbesinde metfundur. Kabri ziyaretgahtır. Mübarek kabirlerini 3 kere ziyaret etmeyi rabbim bana nasip etti.
İmam-ı Azam’ın hayatı: İslam’da en çok siyasi çalkantı Emevi ve Abbasiler döneminde olmuştur. 18 yılı bir Hammad hocadan olmak üzere 800 hocadan feyz almış 30 sene tahsil hayatı olmuştur.
Mübarek bir deha, dahi idi. Ben diyorum ki, eğer İslami ilimlerin yanında Fen bilimlerine de onu bir yönlendiren olsaydı, bugünün fen ve teknolojisinin geldiği noktayı gerektiren ilmi ve fenni buluşları, İmam-ı Azam’ın bulması kesin mümkündü. Çünkü aklın en zirvesini Allah cc. ona ihsan etmişti. Ölümünde cenazesi üzerine 50’den fazla cenaze namazı, toplu halde kılınmış, yüzbinlerce insan cenazesinde bulunmuştur.
Üstad hazretleri 4 binden fazla öğrenciye ders vermiştir. Bunların arasında, İmam-ı Yusuf, İmam Muhammed, İmam-ı Züfer vs. gibi mutlak müçtehitler yetişmiştir. İmam-ı Azam İslam hukuku allamesi, ordinaryüs profesörü söylenebilecek en yüce alimdir.
Bu yazımızda maksadımız Hz. İmam’ın hayatını değil, akıl, mantık feraset üstünlüğünü belgeleyen olayları okurlarımıza aktarmaktır. O bakımdan, İmam-ı Azam zamanındaki siyasi-idari ortam, onun ilim heyeti idare ile olan çelişkilerini söz konusu etmiyoruz. Yalnız şu kadarı bilinmelidir ki, İmam-ı Azam eşsiz bir din alimi, mutlak müçtehit, R.SAV. ve sahabisinden sonra en yüce din önderi, alim, fazıl, cömert, arif, Allah’ın veli kulu, önder ve rehber, İslamın ışığıdır.
İmam-ı Azam’ın İslam ilimlerindeki yolu metodu, İslam hukukunu, Kur’an, sünnete dayalı yüksek akıl, mantık maslahat (insanların ihtiyacını giderici hükümler) istihsan insanların iyiliğine hizmet için hükümleri kaynağından Kur’an ve sahih sünnet, sahih sahabi görüşlerinden istinbat ve istihraç etmek, çıkarmak ve insanlığın hizmetine sunmaktır.
Örnek aldığı sahabiler ise başta Hz. Ali ve Hz. Ömer’in ve diğer sahabilerin akla öncelik veren görüşleridir.
Metodu ise; bir mesele hakkında önce Kur’an’a bakarım, sonra sahih hadislere, sonra ashabın ileri gelenlerinin yaptıkları, R.SAV.in uygulamalarını örnek alırım. Sonra bunlara dayalı olarak akıl, mantıkla insanların yararına olan hükümleri ortaya aklım ve mantığımla koyarım. Bu asla Kur’an ve sünnet dışı olmaz. Bu sözler imama aittir. (Kaynak; Muhammed Ebu Zehra, Ebu Hanife 1966 İstanbul 2.baskı)
Konu: Fıkıhta İmam-ı Azam’ın metodu: Şimdi, İmam-ı Azam Ebu Hanife hakkında kısa bilgi sunduktan sonra, onun aklı, kudretini ve ferasetini gösteren olayları siz kıymetli okurlarımıza sunalım. İmam-ı Azam hazretleri 18 yaşında iken 7 yaşında hafız olmak üzer ebütün islami ilimlerde fetva verecek kadar ilim sahibi idi. Çocukluğunda bile akıl ve mantığı ile sorulan suallere kesin ve doğru cevaplar verirdi. Yaşamı islamın ilk 100-150 yılları olduğundan onun her çeşit dinli-dinsiz inanışların çarpıştığı bir zamandır .
SÜRECEK