BUGÜNKÜ MEDENİYETE VE REFAHA, İLİM,
FEN VE TEKNOLOJİ SAYESİNDE ULAŞILDI
Netice: En cahilinden en bilginine kadar herkesin zorunluluk derecesinde olmazsa olmazı olan bu kutsal dinimizin istismarı, kötüye kullanılması, dünya zevk ve sefaları uğruna heder edilmesidir. Din insanları karanlıktan kurtarmak için güneş gibi aydınlık gönderildiği halde, dünya saltanatı, makamı ve mevki hırsı, bu aydınlığı zifiri karanlığa çevirmeleridir. Çaresi, herkesin en kısa zamanda aklını başına alması, uyanması, bu karanlık vadiden kurtulmaları şarttır. Aksi halde hem Müslümanlara hem Müslümanlığa tamiri imkansız onulmaz yaralar açılacaktır.
Ne mutlu inandığı gibi İslam’a sarılanlara, izan ve insaf versin İslam dışı davranışları yapanlara.
İSLAM VE MÜSBET İLİM
(Müsbet ilimlerin gelişmesinde Müslüman ilim adamlarının rolü)
Belki hatırlayanlarınız olacaktır. Bundan bir müddet önce Çorum Haber gazetemizin sadece Cuma günleri yayınlanan ve kısa hutbe şeklinde okurlarımıza sunulan Manevi Gündem bölümünde ilimle ilgili, “ilmin dinimizdeki yeri ve önemi” konulu yazımızı okuyan gazetemiz yazarlarından, Çorumumuzun yetiştirdiği ve Çorum aşığı bilim adamı sayın abimiz Prof. Dr.Ahmet Samsunlu beyefendi, beni telefonla arayarak, konu ile ilgili takdirlerinin yanında yazının genel olarak ilimlerin ve alimlerin önemi şeklinde anlaşılır nitelikte olduğunu, yüce dinimizin müsbet ilimlere fen ve teknolojiye bakışının da bu yazıya ilavesiyle konunun daha iyi anlaşılır ve faydalı olacağını beyan ettiler. Bunun üzerine İslamın müsbet ilimler (ki fizik, kimya, matematik, lisan, astronomi, sosyal bilimler, tarih, coğrafya vs. Gibi) verdiği değeri örneklerle ve fen ve teknolojinin temellerini kuran İslam bilim adamlarının bazılarını anlatan bir araştırma yazısı kaleme almak lüzumu hasıl oldu. Bunun üzerine gerekli inceleme sonucu ikinci bir makale olarak konuyu okuyucularıma sunuyorum.
İlim: Bilmek ve öğrenmek arzusu ile her gördüğümüz -göremediğimiz, duyduklarımız her şey hakkında bilgi sahibi olmaktır. İlim insanoğlu ile birlikte var olan bir olgudur.
Beşeriyetin var olduğu günden bu güne dek gelmiş geçmiş ve kıyamete kadar da gelecek olanların yani herkesin üzerinde ittifak ettiği konuların başında ilim, bilgi gerçeği gelmektedir. Bugünkü dünya medeniyeti ulaştığı bu sınırsız refaha ve mutluluğa ilim, fen ve teknoloji sayesinde, ince iğne ile kuyu kazarcasına harcadığı mesai ile ulaşmıştır.
Büyük Atatürk’ün milletimizin önüne hedef olarak koyduğu ve bugün muasır medeniyetler seviyesine ulaşmış olan milletler milli gelirlerinin yatırım olarak en büyük kısmını bilim ve teknolojiye yatırmaktadırlar.
Hangi millet ilimde, fende, teknolojide ilerlemiş ise, o millet en medeni, en güçlü devletleri oluşturmuşlardır. Dünya hakimiyeti artık eskisi gibi bütün dünya topraklarına sahip olmakla değil, ekonomik, bilgi eksenli teknolojik üstünlükle sağlanmakta, bu da kültürel üstünlüğü meydana getirmektedir. Ekonomik ve kütürel üstünlük ilim sayesinde olmaktadır. Öyle ise ilim, fen ve teknolojinin üstünlüğü tartışma götürmez bir gerçektir. Konumuz ilmin gerçekliğini tartışmak değil, böylesine olmazsa olmazımız olan ilim, bilgi, fen ve teknolojiye yüce dinimizin verdiği önemi anlatmaktır.
Önce genel olarak dinimizin bütün ilimlerin her çeşidine dini ve din dışı ilimlere bakışı nedir, buna bakalım:
SÜRECEK