KUR’AN TARTIŞILMAZ GERÇEK ALLAH’IN KİTABIDIR.
HZ. MUHAMMED SAV. ALLAH’IN RESULÜDÜR.
Uzun zaman içerisinde şiddetli kanuni zorunluluklarla dürüstlüğü, çalışkanlığı huy haline getirmişler. Babadan oğula geçer hale getirmişlerdir. Almanya’nın Münih civarında Anmenstand kazasında iki dönem 3 ve 4 aylık zamanlı görev yaptığımda soyadını hatırlayamadığım bir papaz (Henri ...) ile tanıştım. Agusburg Üniversitesinde öğretim üyesi ve Ohava’da bulunan Bosh fabrikalarının başdanışmanı kendi ifadesi ile İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Rusça, İtalyanca biliyor. Hem de Hıristiyan din adamı. Hem de Alman sanayi evlerinden Bosh gibi bir marka firmanın başdanışmanı ile tanıştık. Defaatle buluştuk. Türk çocuklarının aracılığı ile dini konularda mübahese, tartışmalarımız oldu. Bu zat önemle bende şu sorunun cevabını istiyordu. Neden müslümanlar inandıkları gibi yaşamazlar? Neden işlerine hile katarlar. Neden yalanı doğru gibi söylerler. Kur’an’ı ve hadisleri defeatle Arapça kaynaklarından okudum ve ilmini yaptım. Ben bir Hıristiyan ilahiyatçıyım. İslam ve Hz. Peygamber üzerine okumakla ömrüm geçti. Gördüğüm şudur; Kur’an tartışılmaz gerçek Allah’ın kitabıdır. Hz. Muhammed SAV. Allah’ın resulüdür. Hayatı ve söylemleri insanlığa örnektir. Ama ona tabi olan müslümanların çoğunluğu İslamın en çok emrettiği, emanete, dürüstlük, çalışkanlık gibi özelliklerden yoksunlar. Hilebazlarını çok gördüm. Örneğin, fabrikada çalışan müslümanlara ibadet serbestisi getirdim. Normalde bir öğle namazı abdesti ile birlikte 20 dakikada veya en çok yarım saatte kılınabildiği halde işçiler bunu istismar ediyorar. Tuvalet ihtiyaçları, normal ve anormal zaman olarak bellidir. Buna uymuyor, sigara molası vs gibi hususların tatbikinde hileye başvuruyorlar. Bu durum karşısında fabrikada mesai içinde namazı yasakladım. İbadet olduğu için kural dışı olmasına rağmen işçilerin namaz kılmalarına müsaade etmiştim. Bunu kaldırdım. Hatta bir gün bir Türk işçisini karşıma aldım. Niçin kısa zamanda namazını kılıp işine dönmüyorsun. Namazda ne okuyorsun. Oku bakayım dedim. Benim ilahiyat profesörü olduğumu, Arapça bildiğimin farkında olmayan işçim, fatihayı bile okuyamadı. Benim fatihayı –elham suresi- usulüne uygun olarak okuduğumu görünce şaşırdı ve sen müslüman mısın dedi. Ben de ona, Kur’an’a ve Hz. Muhammed SAV.in yaşantısına bakıyor, müslüman olmam gerekir diyorum. Türk ve müslüman işçilerin islami yaşantılarına bakıyorum, hele ki hıristiyanım diyorum dedim.
Bunu bana anlatarak müslümanların doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık üzere olmalarını dinleri emrettiği halde hileye başvurmalarını anlayamadığını ifade etti.
Elbetteki bu suale gerekli akli ve islami cevapları verdim. Her dinin saliklerinde bu gibi aksaklıkların olabileceğini, bunun sadece müslümanlarda değil, hıristiyanlarda da bulunduğunu, hatta hıristiyanlıkta Pazar ayini, mutlak emir farz olduğu halde çok az hıristiyanın kiliseye gitmediğini, ama müslümanların günde 5 kez olmasına rağmen yaz kış demeden camilere koştuklarını, dürüst müslümanların da bulunduğunu, bunun aileden başlayarak okulda devam eden köklü bir eğitmi sorunu olduğunu inandığı gibi yaşamanın ancak eğitimle sağlanabileceğini ifade ettim.
Kendisine şunu anlattım. Arapçayı anadili gibi bilen ve meseleyi ana kaynağında öğrenecek kadar ihtisas sahibi olan Hz. Muhammed SAV.in hayatında bir kez olsun hataen bile olsa yalan söylemeidğini ifade ederken, müslümanların yanlış hareketlerini bahane ederek müslümanları yerden yere vuran bir kiş olma yerine neden islama girmiyorsun dedim. Bana R.SAV.le ilgili şunları anlattı. Ben Hz. Muhammed SAV.in hayatını –işimin gereği- nefes nefes okudum, biliyorum. Hatta şu olaylar beni çok etkilemiştir. Hz. Muhammed SAV. Kendisine peygamberlik gelmeden önceki yaşantısı ile peygamberlik geldikten sonraki yaşantısında, insanlığın en çok muhtaç olduğu doğruluk, dürüstlük, emanete riayet sözüne sadık olma gibi islami ve insani hususlarda bir fark olmayan dürüst bir yaşantı sergilemiştir. 63 senelik ömründe ağzından bir kez bile olsa yalan çıkmamıştır. İlmin gerçeği bunu gösteriyor.
SÜRECEK