HIRS VE TAMAH SAHİPLERİ, KENDİLERİNE
TAKSİM OLANDAN FAZLASINA ULAŞAMAZ

Neden binlerce kadın-erkek sebeplerine sarıldıkları halde muratlarına eremiyorlar. Çarelere başvurdukları halde evlat sahibi veya kız isteyen kız, erkek çocuk isteyen arzusuna ulaşamıyorlar dediler.
Binlerce hırs ve tamah sahibi insan binlerce senedir kendilerine taksim olandan fazlasına ulaşamadılar. Ulaşanlar da takdire göre ulaştılar vs. dediler.
Hayvanlar meseleyi ileri götürdükçe aslanlara akıl dolu örnekler sundu. Mesela;
Hz. Muhammed SAV. ve geçmiş peygamberler madem ki takdire göre vukuat esastır. Sebebin rolü yoktur da neden can pahasına İslam için, din için, insanlık için inkârlarla mücadele ettiler. Sırtüstü yatmaları gerekirdi, ama öyle olmadı, dedi Aslan.
Neticede; hayvanların kendi aralarında kura ile belirleyecekleri hayvan hergün ayağı ile aslana gidip teslim olacak, aslan da bir daha avlanmaya çıkmayacaktı. Böylece protokol imzalandı. Andlaşma bir müddet aksak vermeden devam etti. İri cüsseli, ufak cılız olsun ayırımsız her gün bir hayvan Aslana yem oluyordu.
Derken sıra tavşana geldi. Çekilen kurada Aslanın o günkü payına tavşan çıktı.
Tavşan hayvanlara dedi ki; eskiden Aslan hangimizi avlayacak, canımızı yakacak diye korku ile yaşıyorduk, şimdi de kura kime çıkacak korkusuyla yaşıyoruz. Ortada değişen bir şey olmadı. Bu işe köklü bir çare olmalı ve bulmalıyız. Yani bu vadide Aslanla yaşamamız imkansız. Ya biz ya da o. Çare yok, dedi. Hayvanlar tavşana bunca zaman ahdimize, sözümüze sadık kaldık. Bu işi sulandırma. Koskoca sığırlar mandalar gidip teslim oluyor da, bicimcik vücudunla sen niye itiraz ediyorsun, diye tavşana çıkıştılar. Bizim adımızı kötüye çıkarma, randevuna sadık ol dediler.
Tavşan, hayvanlara hitaben; dostlar, bana boş yere kızmayın, bana mühlet verin, ben bu işe bir hile ile bir çare bulacağım. Neticede bütün sorumluluğu üzerime alıyorum. Siz aradan çıkın. Fakat bu sır olsun dedi.
Hayvanlar, tavşan olduğunu unutma, haddini aşma, dediler. Tavşan, dostlar, aslanın bu yaptığı zalimliktir. Allah cc. zulme asla razı olmaz, bu derdimize bir çare verecektir. Çünkü ulu Allah’ın kudreti buna kadirdir. Bal arısına ilham edip bal yaptırarak, eşek arısına iğnesine zehir yerleştiren Allah bana bir yol açacaktır dedi.
Hayvanlar; ey çevik tavşan, aklında ne gibi bir tedbir varsa söyle tartışalım. Müşavere Allah emri, peygamber tavsiyesidir. Tavşan, tedbirinizi açıklamayın, düşmanınız duyar, zayi olur diye buyurdu R.SAV. dedi. Sır tır olursa herkesi vurur.
Suratını beğenmeyen aynaya bakınca, aynayı üflerse onu buğulandırır. Aynayı hiç göstermez hale getirir. Onun için ey dostlar, kesin karar vermişsen fikrini, kanaatini, paranın sayısını, bir de mezhebini söyleme, sakla, sende sır olarak kalsın. Çünkü bu üç şeyin düşmanı çoktur dedi tavşan.
Bu arada tavşan, Aslana gitmeyi bir müddet geciktirdi. Aslan tavşanın gecikmesine sinirlendi. Ben bu alçaklardan vefa beklemekle hata ettim diyordu. Cebri olan hayvanlar Allah senin rızkını mutlaka verir diyerek beni tedbir almaktan alıkoydular. Bundan sonra beni kandıramazlar diye kükrüyordu. Bu sırada tavşan uzaktan göründü. Gecikmeli olarak hileli fikrini saklayarak geliyordu. Kendisini güçlü göstermeye kendinden emin görünmeye çalışarak Aslana doğru yaklaşıyordu.
Aslan kendine yaklaşan tavşana çıkıştı. Ey soysuz, ben nice öküzleri, filleri devirdim, sen kim oluyorsun da bana kafa tutuyorsun dedi. Tavşan gayet mütevazı, kendinden emin olarak, aman efendim acele etme, beni dinle, sonra kararın karardır, kendini üzme, beni dinle. Niçin geciktiğimi dinle, özrüm meşrudur. Değilse özrüm zehrim olsun. Gelmek istemeseydim hiç gelmezdim. Geldiğime göre gecikmemin bir nedeni var, dedi. Benim gecikmem senin sabır denizinden bir damladır. Bütün ırmaklar denize akıyor, görmez misin çör çöp denizin kıyısında suda yüzer, bundan denize bin noksanlık gelmez. Kereminden bir şey kaybetmez. Aslan, ey tavşan, ben iyiliği bilene yaparım, senin gibi hilebazlara değil, der.
SÜRECEK