RIZKI YARATMAK ALLAH’A MAHSUSTUR,
ONU ARAMAK, ÇABALAMAK KULUN İŞİDİR

Şöyle ki; binlerce dönümlük münbit bir vadide bulunan av hayvanları kendilerini tehdit eden Aslanın saldırılarından son derece huzursuzdurlar.
Çünkü Aslan zaman zaman pusuya yatıyor ve hayvanları korkutuyor. Vakıa içlerinden birisini avlıyor. Ama binlerce hayvanın yüreğini hoplatıyor. O bakımdan yaşam için Allah’ın lütfettiği her şey hayvanlar için var edildiği halde, Aslanın korkusu bu ballı vadiyi hayvanlara zehir ediyordu. Buna bir çare bulunmalıydı. Derken, hayvanlar bir gün bir araya geliyorlar, bu konuyu tartışıyorlar. Gidelim, Aslana söyleyelim ki; bizi tedirgin etme, yan yana otlayalım, yayılalım, bize dokunma, bizi korkutma. Buna karşılık biz hayvanlar aramızda kura çekeceğiz, kime isabet ederse o hayvan her gün sana gelecek ve senin günlük rızkın olacak. Böylece diğer hayvanlar bu vadide rahat ve huzur içinde olacağız. Kendisine kura isabet eden de kaderine küsecek.
Aslan bu teklife karşı, burada can söz konusu, kendisine kura isabet eden hayvanın teslimiyetine nasıl inanacağız. Ayrıca bunun sizin bir hileniz olmadığını nasıl bileceğiz. Çünkü sizlerden şimdiye kadar bir vefa görmedim. İnsanların hile ve tuzaklarından namertliklerinden helak olmuşum. O yılanlar, akrepler tarafından çok ısırılmışım. Onun için sizlere güvenemem, demiş.
Kendim için şunu da size söylerim ki: İçimde pusu kurmuş nefsim ise hilede ve kinde hasette ve fesatta bana sizden daha çok düşmandır. Bunun da farkındayım. Kainatın efendisi R.SAV. Hz. Muhammed “Gerçek mümin bir delikten iki kere sokulmaz”. Arapçası “La yüldegul mümini min cürhın vahidin”. Hadisini okudu Aslan. Hayvanlar; ey her şeyden haberdar olan, hakim, sakınmayı, çekinmeyi, vesveseyi bırak. Çünkü ne kadar sakınırsan sakın, tedbir takdiri bozmaz. Kader ne ise hüküm odur. Aslan; Evet kader hükmüne uymak, tevekkül etmek yol göstericidir. Amma, tedbir almak sebebe sarılmak da Allah’ın emri ve R.SAV.in de sünnetidir. R.SAV. Bedeviye yüksek sesle “Ey arabi, deveni sıkı bağla sonra tevekkül et” buyurmuştur.
(Not: Mevlana hazretleri hayvanlara hitaben konuşan Aslanın ve av hayvanlarının ağzından insanlara İslami bilgiler veriyor.)
Sonra Aslan; “Çalışan Allah’ın sevgilisidir” “Elkasibu Habibullah” Ben sizi avlamak için çalışıyorum, güç sarfediyorum, oturup yatarsam isyan etmiş olmaz mıyım? Hayvanlar Aslana; Evet çalışmak rızık hazinesinin anahtarıdır. Ama rızkın kendisini Allah yaratır ve takdir eder. İnsanlar hırs ve tamahları doğrultusunda hareket ederler. Bir lokma rızkı için bin gayret gösterirler. Niyetleri insanlara üstünlük –riya- vs gibi şeytani arzularını tatmin için yaparlar. Hayvanlar; yüce Allah gökten yağmur yağdırmazsa yerden ekin nasıl biter. Birçok zahmet ve eziyetle tohumu tarlaya attın. Su olmazsa nasıl yeşerir. Aslan; Dediğiniz doğrudur. Ama Allah önümüze bir yüksek kaya çıkarmış. Ama bize de bir merdiven dayamış ki dama basamak basamak çıktım. Buna da cebri olarak herşeyi zahmetsiz, külfetsiz Allah’tan beklemek, Allah bizi beslemeye mecburdur demek olur ki, bu ilahi iradeye aykırıdır.
Efendisi kölesinin eline bel, kürek, kazma vermiş. Köle kendisine söz söylemeden ne yapacağını biliyordur. Bele benzeyen el ayak çalışma yoksa neye yarar. Niçin verilmiştir? Rızkı yaratmak Allah’a mahsustur, onu aramak, çalışıp çabalamak kulun işidir.
Yer altındaki hazineyi görsen, eline kazma kürek almadan o hazine sana gelmez. Suyun başında saatlerce beklesen su ağzına dökülmez. Sofraya elini uzatmazsan lokma ağzına girmez der Aslan hayvanlara.
Böylece konuyu kader açısından kula düşen görev yönüyle tartışırlar. Rızık takdir, çalışma sebeptir. Sebebe sarılın emri, emri ilahidir. Allah işleri çeşitli sebeplere bağlamıştır. İsterse direkt sebepleri ortadan kaldırıp müsebbibül esbab, sebeplerin sebebi nedeni olan ulu Allah her şeyi kün feyekün, yoktan var edebilir. Hayvanlar bu konuda takdiri savunmak için meseleyi daha da ileri götürüyorlar. Aslanı iknaya çalışıyorlardı.
SÜRECEK