PEYGAMBERLER OLMASAYDI, İNSANLIK
CEHALET BATAKLIĞINDA BOĞULURDU

Durum böyle olunca dinin ilk hakikatı “vücudi bari” Allah’ın varlığıdır. Ruh ebedidir. Allah’ın varlığı ve birliği ona karşı ibadeti gerekli kılar. Görüldüğü üzere, din insan tabiatının hakim fikridir.
Kant ve Jül Simon gibi evrensel filozoflara göre, mevcut dinler arasında müslümanlıktan başka fıtri bir din göstermek mümkün değildir. Gerçek budur. Bunun aksi mümkün değildir. Alman Başbakanlarından ve filozoflarından Bismark’ın İslam dini ve Hz. Muhammed SAV. hakkındaki sözleri ile son verelim.
“Sana muasır bir beden olamadığım için çok müteessirim ya Muhammed. Bütün dinleri inceledim, değil kainatın huzurunu temin etmek, bir ailenin hatta ferdin bile saadetini teminden çok uzaktır. Benim bu sözümden İslam ve onun yüce peygamberi azadedir. Huzurunda ihtiramla eğilirim ya Muhammed SAV. Seni göremediğim için çok şanssız ve bahtsız addediyorum kendimi ey aziz peygamber” diyor. Gerçeği ilimle irfanla, aklıyla bulmuştur.
Bu insanlar çok büyük insanlar ve bu sözleri çok değerli ve gerçeği ifade eden sözlerdir.
Not: Bu makale Prof. Dr. Şemsettin Günaltay üstadın 1949’da yazdığı bir makalenin acizane benim katkılarımla günümüze adapte edilmiş halidir.
BÜTÜN PEYGAMBERLERİN DİNİ AYNI VE BİRDİR
“Her insan İslam fıtratı, yaratılışı üzere doğar. Yani her doğan çocuk Müslüman olarak doğar. Onu Mecusi, Yahudi, Hıristiyan veya başka dinlerden yapan o çocuğun ailesi, anası, babası içinde bulunduğu toplumdur” buyuruyor Hz. Muhammed SAV. Bütün insanlar İslam üzere doğduklarına göre, bütün peygamberler de Müslüman olarak dünyaya gelirler. Öyle ise gelmiş geçmiş bütün Allah’ın elçileri, nebilerinin dinleri birdir, İslam’dır.
Hepsinin dini esasları bir ve aynıdır. Bu da nedir, Allah’ın varlığı, birliği ve noksansız tam sıfatlarla ve esmai hüsna güzel isimlerle donatılmıştır. Bu esas Hz. Adem’e, Hz. Nuh’a, Musa, İsa A.S.e aynı gelmiş, son peygamber Hz. Muhammed SAV.e de aynısı bildirilmiştir. Allah’ın indinde gerçek din İslam’dır. Onun katında haşa iki din yoktur.
Her peygamber bütün insanları bir Allah’a inanmayı ve onun buyruklarına uymayı yeğlemişler ve bu yolda hak yolda mücadele etmişlerdir.
İnsanlar anlayış ve kabiliyetlerine göre bu asil insanlar olan peygamberlere uymuş veya isyan etmişlerdir. İsyan edenler karanlıkta, inananlar aydınlıkta olmuşlar, yani inananlar kurtulmuş, inkar edenler ise dalalette kalmışlardır.
Eğer peygamberler olmasaydı, insanların doğruyu bulmaları mümkün olmaz, insanlık vahşet, cehalet bataklığında boğulurdu. Öyle değil mi? Bu kadar akli ve nakli deliller ortada iken, insanlar ulu yaratıcıyı bulmakta, bilmekte güçlük çekerken, insanlara doğruyu, iyiyi, güzeli anlatan dinin esaslarını nasıl bulacaklar? Onun için peygamberlerin varlığı zorunludur. Doğrular ancak peygamberlerin rehberliğinde bilinebilir.
Kur’an’da ismi geçen 28, adı geçmeyen binlerce peygamberin müşterek fikirleri dinlerindeki bir olan esaslar geneldi;
1.Bütün peygamberler ana esas olarak, olmazsa olmaz olan ulu Allah’ın varlığı ve birliğini ifade etmişlerdir. Hiçbir şekilde bunun münakaşası yapılamaz. Bu açık bir gerçek ve zorunluluktur.
Haşa Allah olmasaydı, bir değil de iki olsaydı neler olurdu? Bunlar düşünülebilir ki gerçek daha iyi anlaşılsın. Bu bağlamda Allah’ın şanına yakışmayan fikir ve düşüncelerden insanları men eder.
SÜRECEK