TEDBİR TAKDİRİ BOZMAZ AMA,
KİŞİYİ SORUMLULUKTAN KURTARIR
Çocukların istikbale, geleceğe göre yetiştirilmeleri iş hayatı, ticaret hayatı, öğretim ve öğrenim hayatı bu endişenin mahsulüdür. Ebedi hayatımız için kulluk görevlerimizi, ibadetlerimizi, helal-haram, hak hukuk çizgisinde yürümemizin gayesi ahiret endişesi için aldığımız tedbirlerdir. Tedbir takdiri bozmaz ama, kişiyi sorumluluktan kurtarır. Sen tedbirini al, sorumlu değilsin ve kolay kolay da gelmez. Hata ve hatada ısrar kazanın ana sebebidir. Kötülükte ısrar felaketin, iyilikte ısrar nimetin mıknatısıdır.
Kur’an’da tedbir, temkin ve tevekkül ile ilgili birçok emir ve tavsiyeler mevcuttur. Nisa Suresi 82. ayette, “Efela yetetedberüünel Kur’an’an.” Hala Kur’an’ı tedebbür etmeyecekler mi? Kur’an’da öngörülen tedbirleri almayacaklar mı. Yani, gerek dünya ve gerekse ahiret için gerekli tedbirleri ve önlemleri almaları gerekirken, hala tedbirlerini almayacaklar mı? Hazırlıklarını yapmayacaklar mı, gibi yani sonralarını düşünmeleri gerekmez mi?
İnsanların zayıf halkalarından birisi de genişlik zamanlarında gelecek darlıklar için hazırlıklı olmamalarıdır. Ahirete iman ettim diyen bir mümin nasıl oraya hazırlanmaz?
R.SAV. bir sonucuna göre değerlendirir. “Kişinin sonun düşünmek kadar akıllılık olmaz. Mümin bir hataya bir kere düşer, bir delikten bir kere yılana sokulur, bir daha sokturmaz. Ümmetim açık gözlü, uyanık olmalıdır. İşin lüzumun agöre tedbirini almalıdır” şeklinde emir ve tavsiyeleri vardır.
Tedbirini almadığın zaman bendini korumanı yapmadığın zaman yağan az bir yağmurun seli seni saman çöpü gibi sürükler götürür. “Ey insan, ey müslüman hayatın olaylarına karşı tedbirini almalısın. Yazı söğüt gölgesinde yatarak geçirenler, kışın af buyurun agopun kazı gibi soğukta titrerler.”
Şunu da ayırmamak gerekir. Din dünyadan asla ayrılmaz. Dünya işi, ahiret işinin temelidir. Dünya sorumluluk yeridir, görev yeridir. Ahiret sorgu ceza ve mükafaat yeridir. Kaynağı ise düyadır. Kişinin dünyadaki yaşamı ahiretteki yaşamını belirleyecektir. Bunu unutan çok büyük bir gaflete düşmüşler, ebedi hayatlarını mahvetmişler, sokakta oynayan oyun çocuklarının toprakta buldukları yakutu bir ala şekere değişmeleri gibi büyük bir yanılgıya düşmüşlerdir.
Hz. Mevlana “Herşeyin sonunu görmek büyük bir fevasettir. Aklın derecesinin ölçüsüdür.” Akıl nefse mağlup olursa, akıl da aklını yitirmiş nefis gibi süfli olmuş olur.
Bu Allah tabibinin teşhisidir. R.SAV. senin en azılı düşmanı sırtının ortasındaki nefsindir. Devamlı sana kötülüğü öğütler. Nefis kendine uyanları küçültür, itibarsızlaştırır. Akla tabi olursan yücelirsin diyor Hz. Mevlana.
Unutmamalıyız ki, iki el bir baş içindir. Baş el için el de başı için çalışmalı, yarının geleceğin tedbirlerini alarka güvenli olabilmek için çalışmalıdır. Yoksa fırsat kaçarsa, ah-vah ele geçmez Matem ölüyü diriltmez. Üzüntü geçen zamanı geri getirmez, zianı telafi etmez. Sen sana acımazsın kimse sana acımaz. Acı kendine düşün sonunu. Al tedbirini seven yarınına çare varsa çıkar yol.
MÜSLÜMANLIKTA 54 FARZ NELERDİR?
Merhum olduğu gibi farz Allah’ın kesin emridir. Yani yapın ve yapmayın dediği emirlerdir. Kur’an ayetleri ve R.SAV.in mütevatir sözleri ile sabittir. Farzların ifası mükafatı farzların ihmali cezayı gerektirir.
Bunun için her müslümanın üzerine tereddüp eden görevlerin bilgisini öğrenmesi bilmesi ve yaşaması da farzı ayındır. Yani bizzat kendisinin emredildiği gibi yapması yasaklardan kaçması gerekir. SÜRECEK