UYDURMA HADİSLERİN VARLIĞINI BAHANE
EDİP YOK SAYMAYA KALKMAK ART NİYETTİR

HADİS VE SÜNNET ÜZERİNE GENEL BİR BAKIŞ
Bu yazımızda, hadis ve sünnete genel bir bakış yapacağız. Ne olup, ne olmadıklarını en yetkili ağızdan ve kayıtlardan alınan bilgileri sunacağız.
Bu yetkili ağız, TC.nin Diyanet reisleri arasında en yüksek mevkiye sahip büyük ilim adamı Ahmet Hamdi Akseki’nin kaleminden 65-70 sene önce yazılmış olan ilmi makalesi esas alınarak günümüz bilgilerinin ve kültür anlayışına yansıtan bir makale olacaktır.
Bu konu İslam’ın can damarlarından biri olduğundan, hadis üzerindeki müsbet-menfi anlayışların dışında sade hadis ve sünnetin İslam dinindeki yeri ve müsbet günlük hayatımızdaki müslümanlık ve müslümanlarla olan önemli alakasına değinilecektir.
Hadisi şeriflerin tedvini (derlenmesi), toplanması konusuna girilmeden herkese lazım olan konu ile ilgili temel bilgi verilmesi amaçlanmıştır.
Gerektiğinde ileride okuyucularımızı tedvin konusunda bilgilendirmek gerekirse ayrıca bilgiler verilecektir. Ancak hakkında yüzlerce cilt yazı yazılan bu engin sahada, hadislerin toplanması ve sahte uydurma hadislerin varlığı bahane edilerek İslam’ın ana kaynağından ikinci olan hadis ve sünneti yok saymak gibi bir art niyetin mahsulü olan bu anlayışların hiç bir gerçeğinin olmadığında İslam âlimlerinin kahir ekseriyeti yüzde 99 gibi bir çoğunluğunun ittifakı olduğu hatta gayri müslim araştırmacıları olan müstesrik (araştırmacı Hıristiyan ve Yahudi alimlerin) birçoğunun da aynı İslam alimleri gibi düşündükleri ve yazdıkları en geçerli ilmi gerçeklerdir. Bu tevdin konusu, yüksek ilimler babının gerçeğe ulaşması ve ilim adına yaptıkları araştırmalara konu olmakta, pratik hayatta müslümanların yaşantısında hiçbir müsbet katkısı olmayan İmam-ı Azam gibi bir ikincisinin bugüne kadar 1400 senedir gelmediği ve gelmeyeceği bir dahinin gününden beri bilinen gerçekler ortalığa hakim olan bir hayat tarzıdır. Gerisi boş laftır.
Tedvin konusu halkın yaşantısına fazla tesiri olmayan ancak yüksek ilim sahibi alimlerin araştırma konusu olduğundan bu konunun makalelere konu olmasının hiçbir kıymeti harbisi yoktur. İnsan kendine lazım olanı bilmelidir. İnsanın zihnini bulandıran kötü amaçlı insanların ortaya attıkları fikirlere itibar etmemelidirler. Çünkü bunda fayda yoktur.
İslam alimlerinin yüzde 99 ittifak ettikleri ve 1500 senedir uygulayageldikleri hadislere şüphe ile bakmayı amaçlayan hiçbir fikre itibar edilmez. Bugün İslami bilgiler önce gözer, sonra kalbur, daha sonra elekten eler gibi araştırılmış, gerçekliği binlerce şahitle isbat ve desteklenen ayetlere dayandırılan bilgiler hadisler hakkında geriye dönerek şüpheci bir yaklaşımla ele almanın hiçbir müsbet yanı yoktur.
Bunu böylece akıl sahiplerine ehli sünnet velcemaat ittifakı olarak sunduktan sonra bize lazım olan hadis ve sünnet bilgisi nedir, buna bakalım.
Önceden açıkladığım gibi, bu makale yüksek alim diyanet işleri eski başkanlarından, birçok eserin sahibi ilmini akıl mantık ve felsefe ışığında islami bilgileri en yüksek seviyede tahsil etmiş bir ilim adamı olan Ahmet Hamdi Akseki hazretlerinin kaleminden kelimelerin ve deyimlerin günlük anlamlarını açıklayarak sunuyoruz.
Genel anlamda İslamın ana ve sarsılmaz temeli üzerinde bir noktanın binde biri kadar tereddüt olmayan Allah kelamı olduğu kesin ve kesin olan Kur’an-ı Kerim’dir.
İkincisi; R.SAV.in söz ve fiilleri olan hadis ve sünnetlerdir. Bunun dayanağı da Kur’an’dır. (Genel manada Kur’ana aykırı hadisler makbul sayılmaz.) Üçüncü kaynak; İcma, R.SAV.in zamanından sonra binlerce sahabinin Kur’an’a ve hadise dayalı bir konuda fikir ittifakıdır.
Dördüncü kaynak, kıyastır ki, gelişen ilim, fen ve teknolojik olaylarda ortaya çıkan hadislere ait verilen karardır. Örneğin, peygamberimiz zamanında bir kimse diğer bir kimseyi okla yaralarsa ve öldürse, ona verilen cezanın günümüzde kişinin kişiyi silahla kasten veya sehven öldürmesi sonucu verilecek cezaya esas olarak alınmasıdır. Çünkü neticede iki olayda da ölüm sonucu vardır.
SÜRECEK