KAFİR VEYA MÜNAFIK DİYE SUÇLANANLAR
ÖYLE DEĞİLSE, KÜFÜR SÖYLEYENE DÖNER

Kafir veya münafık olanlar da böyledir. Aslında doğru olan kim olursa olsun hiç kimseye kafir veya münafık demek doğru değildir. Eğer o sıfat onda yoksa, o hal söyleyene döner. Bu islami bir kuraldır. Kur’an’da “Vela tesebbüllezine yedüne rabbehüm” yani, “Müşriklerin putperestlerin putlarına kutsallarına sövmeyin. Niçin, çünkü onlar da sizin rabbinize söverler. Böylece büyük bir suç işlemiş olursunuz” buyuruluyor.
Küfür ve nifak kelimeleri söylenende yoksa, söyleyene döner. Şimdi böyle bir açıklama ile bu kelimeleri kullanmanın tehlikelerini bildirdikten sonra kafir ne demektir ona geçelim.
Kafir: Arapça bir kelime olup, KFR=kefere harflerinden oluşan gerçeği örten, aydınlığın zıddı olan karanlıktır. Dini terim olaraksa, yüce İslam dininin temel inanç prensiplerine inanmayan (örneğin; Allah’ın varlığı, birliği, eşi benzeri olmadığı, kainatın sahibi ve maliki olması, Hz. Muhammed SAV.in onun kulu ve son peygamber olduğu gibi) yüce peygamberin getirdiği ve söylediği kesin olan tevatür, inkarı mümkün olmayan (ayetler gibi) yoluyla bize kadar ulaşan (zaruratı diniyye) inanılması mecburi olanların tamamını veya bir kısmını veya birkaçını veya birisini inkar edenlere kafir denir.
Münkir; inkarcı denir.
Mesela, namaz (şarabı, içkiyi, uyuşturucu kullanmayı helal sayan) orucu redderen vs cinleri melekleri kabul etmeyen kimse buz gibi kafirdir.
Bakara suresi 2/161-162 ve Kur’an’ın birçok yerlerinde kafirlerin sıfatlarından söz eder ve açıklanır.
Yani din ve dince inanılması zaruri, zorunlu olan hususları kabul etmeyen kişilere İslam dışı anlamında kafir denir.
Burada, çekince bir nokta vardır. Küfürü açık olmayan , küfrüne delalet eden hareketleri bilinmeyen, İslam toplumu hatta diğer toplumlarda bulunduğu halde küfrüne işaret bir hal görülmeyen insanlara bile kafir denmez. Kafir muamelesi yapılmaz.
İmam-ı Azam Ebultanifeki, en büyük islam alimi ve hanefi mezhebi –hak mezhep- kurucusu ve bugün dünyada en çok müslümanın mezhebidir. O yüce alim der ki, “Kafir olmayan birisine kafir demek, insanın kendini söyleyeni, dininden eder. Mümin için bu kelimeyi başkalarına söylemek en korkunç işlerden birisidir. Bir insanın cenazesini musallaya (namaz kılınan yer) getirseler, ama bu kişinin müslüman olduğunu kimse bilmese yüz kişiye sorulsa 99’u bu müslüman değil deseler, birisi ben bu adamı caminin avlusunda, şadırvanda (abdest alınan yer) gördüm dese bu adama müslüman muamelesi yapılır, cenaze namazı kılınır, müslüman mazarlığına konur” diye fetva vermiştir.
Peki bu kişi müslüman ve imanlı mı, der. Bunu bilemeyiz, onu ancak Allah bilir. Esas itibarı ile iman kalptedir. Esas olan kalptir. O kişinin namazını kılmakla o müslüman değilse, ona bir faydası olmaz. Ama biz en azından bir fitneyi önlemiş, günaha girmemiş oluruz. Ya imanı varsa da biz ona küfür ehli muamelesi yapmışsak? Mesul ve vebalde oluruz. Onun için hiç kimse için böyle bir kelimeyi kullanmamak ve kaçınmak lazımdır.
Münafıklık: İki yüzlülük, kalbi ayrı söylemi ayrı özü sözü bir olmayan anlamına gelen ve insanların kendilerine söylenmesini asla istemedikleri bir kelimedir.
Dini kavram olarak münafıklık; kafirden kötüdür. Çünkü kafirin küfrü bellidir. Ama münafığı bilmezsin. Sana öyle bana böyle. Buradaki iki yüzlülük inanç yönünden olacak. Yani, bir insanın münafık olması için; “Allah’ın birliğini, Hz. Muhammed SAV.in peygamberliğini ve onun Allah’tan getirdiklerini kabul eder gibi görünüp, dili ile söyleyip, müslümanlar gibi yaşayan ama kalbinden asla inanmayan insanlara itikadi münafık denir ki bu işte küfürden esettir.”
“Kur’an’da elfitnetü eşeddü minelkaili fitne katillikten daha kötü ve şiddetlidir” buyurulur. Bakara suresi 2/8. Münafıkın suresi 63/3 ve diğer surelerde bu insanların sıfatları nifakları tavırları anlatılmaktadır.
SÜRECEK