HER DOĞAN ÇOCUK İSLAM FITRATI ÜZERE
DOĞAR, AMA TOPLUMA GÖRE BİÇİMLENİR

İslami bilgilerin anlatımı ve anlaşılması güç olanları inançla ilgili olanlardır. Çünkü ilmi kelam psikoloji, din psikolojisi, felsefe, din felsefesi ve mezhepler tarihi bu konulardan bahsederler. Özellikle dini mezheplerin itikadi olanları, bu inanç ayrılıklarından çıkmışlar. Birçokları “Ehli sünnet velcemaat” R.SAV.in asıl yolunda olanların dışına çıkmışlardır. Birçok siyasi akımlar da kendilerini dini bir dayanak olarak bu konuları, inanç konularını, seçmişler ve birçok sapık mezhepler doğmuştur. Bu mezhep sahipleri kendi fikirlerini desteklemek için her türlü yolu denemişler, dünyada ne kadar meşru, gayrimeşru fikri cereyanlar varsa geçmiş milletler, Yahudilik, Hıristiyanlık ve mezheplerinden alıntılar yapmışlar. Yani atın izini, itin izine karıştırmışlar ve insanların bir çoğunu fikri esaret altına alarak binlerce, milyonlarca insanı sapık düşüncelere esir etmişlerdir. Onun için diyorum ki, ehli sünnet velcemaat yolunu yitirmemek çok çok önemlidir. Bu ise yazının başlığındaki kavramları Kur’an’ın sünnetin R.SAV.in ve çoğunluğa dayalı İslam cemaatinin benimsediği İslam yolunun gerçeğini bulmada ve bilmede çok önemlidir diyorum.
Şimdi esas konumuza gelelim. İnanç bakımından insanların durumuna bakalım. R.SAV. efendimiz, “Küllü mevlüdin ala fıtratilislam... “Her doğan çocuk İslam fıtratı (yaratılışı, müslüman olarak) üzere doğar. Anası, babası ve içinde bulunduğu toplum onu mecusi, yahudi, hıristiyan veya putperest yapar, buyurur. O halde dinin gayesi insanların yaratılış gayesini temin etmek, insanları İslam olarak yaşatmak ve mümin olarak bu kısa sayılı günlerini bitirip ebedi hayatı cennet ve cemali onlara tattırarak dünya ve ahiret saadetini ilelebet temin etmektir. İnsanlara düşen görev ise bu mutluluğun elde edilmesi için İslami kurallara uymak, insanın düşmanı olan nefsi ve şeytanın tasallutundan, kötülüklerinden kendisini korumaktır.
KABUL VE RED BAKIMINDAN İNSANLAR
İnanç bakımından insanlar üç grupta toplanırlar:
1.Mümin, münafık, kafir
Bu gruplama cenabı hakkın kelamı kur’an ve onun resulü Hz. Muhammed SAV.in mübarek sözlerinin izahatından, açıklamasından anlaşılmaktadır. Yani kaynağı dinin iki temel esası olan kur’an ve sünnettir. Kur’anın hemen başında Bakara suresinde elif laam miim diye başlayan ve 30 ayet devam eden ayetler, mümin kim, münafık kim, kafir kim, onları açıklamakta. Bunun dışında Kur’anın birçok yerlerinde yeri geldikçe mümin, münafık ve kafirlerden sık sık bahsetmekte., onların hallerini, dünya ve ahiretteki durumlarını uzun uzun anlatmaktadır. Böylece imanın, inancın yürekten tasdik etmenin ölene kadar insan için önemli olduğu vurgulanmaktadır.
Mümin kime denir?
Genel olarak ulu Allah’a ve onun resulü Hz. Muhammed SAV.e ve bunların bildirdiklerine en ufak bir tereddüt olmadan yürekten inanan, tasdik ederek kabul eden kimseye mümin denir.
Ve yine İslam alimlerinin geneline göre, İslamın tüm esaslarına yürekten inananlara mümin, onun hayatında elinden geldiğince tatbik ederek yaşayanlara Müslüman denir. Buna icmali ve tafsili iman da denir. Yani toptan ayırımsız yapılan inanmaya mümin ve icmali iman dinin bütün emir, nehi ve tavsiyelerine ayrı ayrı, teker teker inanmaya da tafsili imandır ki buna müslüman aslında mümin, inanan, müslim teslim olan kimse demektir.
Bu konularda binlerce İslam alimi ömürlerini tüketmiş meseleleri enine boyuna tartışmışlar. En ufak bir tereddüt kalmayacak şekilde işi ortaya koymuşlardır. Peki bunca insan din hususunda tereddütler taşıyorlar? Taşıyorlar çünkü bu sorular insanların var oluşu ile var. Eskiden de vardı, şimdi de var. İslami araştırmalar zaten bu suallere cevap için yapılmıştır. Ancak hazır sofra niteliğinde olan bu bilgileri okuyup öğrenip ve öğretilip elde etmediği ve edemediği için bu olumsuz soru zincirleri uzayıp gitmektedir.
SÜRECEK