DÜNYA, YAŞAMAK VE AHİRETİ KAZANMAK
İÇİNDİR, EL-ETEK ÇEKEREK NASIL YAŞANIR?

Hadisi şerifler vakıa daha önceden, R.SV. zamanında yazılmış ve ezberlenmişti, ama dağınıktı. Neyin nerede nasıl olduğu belli idi ama toplanmamıştı. Bu işi ciddi bir şekilde ele alan Ömer B. Abdülaziz olmuştur. Vefatı yaklaşınca, yanına halife Abdülmelik’in oğlu Mesleem girmiş ve ona şöyle demişti: “Kendim bu dünyadan çekilip giderken çocuklarını her şeyden mahrum ettin. Onları başkalarının sırtına yük olarak bırakıyorsun. Bunun üzerine, beni onların mahrumiyeti ile korkutma. Ben onların mallarını gaspetmedim. Haklarını ellerinden almadım. Onların himayesini size vasiyet etmeme gelince, onlar için iki yol var. Ya doğru yola girerler veya yanlış yola. Doğruya giderlerse hakkı bulurlar, eğriye giderlerse şerri bulurlar. Ben onları Allah’a bıraktım. Hz. Ebubekir malının tamamını Allah yolunda harcanmak üzere R.SAV.e getirince, R.SAV. ona evlatlarına ne bıraktın demiş. Hz. Ebu Bekir Allah onlardan razı olsun.
Ben çocuklarıma Allah ve resulünü bıraktım. En emin yerdir, kudrettir demişti, diyor.
Sayıları onu bulan çocuklarını huzuruna çağırdı. Ey kendilerine hiçbir mal bırakmadığım gözüm nurları, evlatlarım. Size mal bırakıp babanızın cehenneme gitmesini mi istersiniz yoksa sizi Allah’a emanet ettiğim için babanızın cennete gitmesini mi istersiniz? Ben sizin fakir yaşamanız karşılığında cennete gitmemi tercih ettim. Kalkınız evlatlarım Allah hepinizi korusun. Allahü hayrün hafızan ve hüve erhamürrahimiyn. Allah koruyanların en hayırlısı ve sonsuz rahmet ve merhamet sahibidir. Allah kulunu aç bırakmaz. Ben sizi “Vallahi ganiyyün hamid” en zengin ve övülmüş olan kainatın sahibi ve maliki olan ulu Allah’a emanet ediyorum.
Sonradan çocuklarına bakıldığında hiçbirisi yoksulluk çekmemişler. Babalarının duaları ve vasiyeti üzerine oldukları görülmüştür. Ömer B. Abdülaziz hicri 101 yılında Recep ayında ve 39 gibi genç yaşında vefat etmiş. Halifeliği 2 yıl 5 ay gibi kısa bir sürede olmuş, ama namı kıyamete kadar hayırla yadedilecektir.
Bu yazıya bir hususu ilave etmemiz, bir konuya açıklık getirmemiz gerekmektedir. O da zahidlik meselesi. Yazıda dedikleri zahidlik ahiret ağırlıklı yaşamak, dünyayı ahiretten üstün tutmamaktır.
Şu iyi bilinmelidir ki, dünya yaşanmak ve kısa zamanda ebedi olan ahireti kazanmak içindir. Dünyadan el etek çekerek herşeyi terk ederek nasıl yaşanacak, dünya ve ahiret nasıl kazanılacaktır? Böyle bir mistik düşünce İslamiyette yoktur. Tamamen ahireti unutup sadece bu dünya varmış gibi dünyaya esir olmak yoktur. Çünkü dünya ahiretin tarlasıdır. Ekip biçmesen nasıl yaşarsın. Bu bakımdan zahidlik Allah’ın emri, peygamberin tavsiyesi üzere yaşama sanatıdır. Zahitlik fedakarlığı ve feragatı tercih etmek, nefsini geri çekip fertler ve toplumu kendine tercih ederek onların lehine ağırlık vererek yaşamaktır. Yoksa miskin bir yaşayış değildir.
MÜMİN, MÜSLÜMAN, KAFİR, MÜNAFIK, MÜŞRİK KİMLERDİR?
İMANIN ÖLÇÜLEMEZ DEĞERİ
Kaleme aldığımız başlıktaki kelimelerin ne anlama geldiğini çok iyi bilmek inananlar için son derece önemli. İnsan için olmazsa asla olmazlardır. İnanan-inanmayan, yanlış inanan, inandığı halde tembellikten yaşamayan veya harfiyen dinini yaşayan ve yaşamayanların yüzde yüz bilmeleri gereken itikadi inanç esaslarıdır.
Bunları insanın adı gibi bilmeleri gerekir. Çünkü bütün din ve maddi hayat ve manevi hayat bu kelimelerin temeli üstüne kurulurlar. Bu bakımdan önemlidirler. Onun için bu konuyu sınırları içinde en açık az ve öz olarak ifade ederken, Kur’an’ın ifadeleri kullanılacak ve herkesin anlaması temin edilecektir.
SÜRECEK