Eğer bu ülkenin bugününden, yarınından ve de genel olarak siyasetinden sürekli bir endişe duyuyor isek, bugüne kadar kendimizi hiç sorguladık mı diye bir düşünelim.

Endişe duyduğumuz konularda bizim de bir payımız var mıdır ya da olmuş mudur diye bir düşünelim.

İşte bu nedenle amacım, bir hatırlatma yapmaktır.

Amacım, bu nedenle kendimizi bir sorgulamanın önünü açmaktır.

* * *

Evet, tam 99 yıldır cumhuriyeti anlatmak zorunda kalınıyorsa…

Atatürk dönemini diktatörlükle suçlayan Ekmeleddin İhsanoğlu, Atatürk’ün kurduğu parti tarafından, Cumhurbaşkanı adayı olarak gösteriliyorsa… (2014’de gösterilmişti)

Ardından “tıpış tıpış gideceksiniz, oyunuzu vereceksiniz” deniliyorsa…

Ve buna itiraz edilip hesabı sorulması gerekirken, “tıpış tıpış gidip” oy veriliyorsa…

Ve de bu oylar demokrasi adına veriliyorsa…

Bu ülkenin demokratları kendini bir sorgulamalıdır.

* * *

Ve kurucu değerleri üzerinde taşıyan bir siyaset…

Ve laik ve demokratik ve cumhuriyet değerlerini kendisi için ilke yapan bir siyaset…

Yani sosyal demokratlar…

Tek parti dönemi dışında, 1950-2022 arası tam 72 yıldır –parçalıklı, yamalıklı toplam 5 yıl hariç- iktidara gelemiyorsa...

Ve çok partili sistemde yapılan 20 genel seçimi kaybediyorsa…

Ve de bu başarısızlığın nedenlerini asla sormuyor, asla araştırmıyorsa…

Demokratlar kendini ciddi ciddi bir sorgulamalıdır.

* * *

Evet, tam 99 yıl hem Atatürk, hem Cumhuriyet anlatıldı. Anlatıldı ama…

Tam 84 yıl Atatürk'ü anma programları yapıldığı halde…

Tarihlerde Atatürk, bayramlarda Atatürk anlatıldığı halde...

Ağıtlar yakıldığı, şiirler yazıldığı halde…

On binlerce yazı yazıldığı, binlerce kitap basıldığı halde…

Yüzlerce program yapıldığı, binlerce konuşmalar yapıldığı halde...

Yine anlatılamadı, yine anlaşılamadı ise...

Atatürkçüler kendini bir sorgulamalıdır.

* * *

Okullar Atatürk köşeleriyle, ülke Atatürk büstleriyle donatıldığı halde...

Adına dernekler kurulduğu, Kültür Sarayları yapıldığı halde...

Ve onun için yürüyüşler yapıldığı, mitingler yapıldığı halde...

Ve de çocuk yaştan Atatürk adıyla büyüyen bu toplumda, Atatürk devrimleri, Atatürk ilkeleri beyinlere kazındığı halde…

Ve yine anlatılamadı yine anlaşılamadı ise...

Bu işte düşünülmesi gereken çok ciddi bir sakatlık var demektir!

* * *

Şimdi bir soralım:

Atatürk'ü biz mi anlatamıyoruz, toplum mu anlamıyor?

Cumhuriyeti biz mi anlatamıyoruz, toplum mu anlamıyor?

Laikliği biz mi anlatamıyoruz, toplum mu anlamıyor?

Ve gelişmiş bir ülkede kurucusunu koruyan yasa ve dernekler yok iken bizde var ise...

Ve halen Atatürk'ü anlatmaya büyük bir ihtiyaç duyuluyor ise...

Yani 99 yaşındaki cumhuriyette halen cumhuriyet, halen Atatürk, halen laiklik tartışılıyor ve de halen anlatılmak isteniyor ise…

Bu işte bir sakatlık var demektir! Hem de büyük bir sakatlık var demektir!

İşte bunun için demokratlar kendini bir sorgulamalıdır.

İşte bunun için cumhuriyetçiler kendini bir sorgulamalıdır.

İşte bunun için laikler kendini bir sorgulamalıdır.

* * *

Çünkü sorun bu toplumda değildir.

Sorun, toplumun dokusunu okuyamayanlarda, adeta doku uyuşmazlığı yaşayanlarda…

Sorun, Cumhuriyeti, Atatürk’ü, laikliği toplumun dokusuyla buluşturamayanlarda…

Ve de sorun, Atatürk'ü anladığını sanıp anlatamayanlarda…

Yani sorun, “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek Türkiye'ye ve dünyaya bir hedef gösteren bu kişiyi anlatamayanlarda...

Ve de sorun, “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır...” diyerek cumhuriyeti bu topluma emanet etmiş bu tarihi kişiliği tabulaştıranlarda...

İşte bu nedenlerle bir kez daha söyleyelim ki:

Demokratlar kendini bir sorgulamalıdır.

Laikler kendini bir sorgulamalıdır.

Atatürkçüler kendini bir sorgulamalıdır.

Ve de bilelim ki bu sorgulama, bu ülkenin geleceği içindir, demokrasi içindir.