Demode olan meslekler misali mesleğinde demode olan
insanlarımız vardır. Bu iki cümle 65–70 sene geriye bakmak mecburiyetinde
bıraktı…
Bizim çocukluğumuzda, ilkokulda okurken tatillerde ve daha
okula gitmeden 5–6 yaşlarımızda iken Kur’an okumayı öğrenmeye giderdik.
O zamanlar birçok mahallede olduğu gibi bizim mahallede de
Karakeçili Camii karşısında Şakire Hoca diye ihtiyar bir hanım vardı, bizim
hocamız da oydu. 20–30 çocuk yerdeki
kilimin üstünde diz üstü oturur önündeki rahlelerden Kur’an okurdu. Bazılarının
önündeki rahleler 6–7 Kur’an-ı yan yana alacak kadardı. Bazılarımız da Kur’an-ı
Kerim’i ya da elif cüzünü elimizde okuyup öğrenmeye çalışırdık. Bu hocalar pek
te iyi bir öğretici değildi.
Kur’an okunan odanın kapının girişinin tam karşısında çaput
bir minderin üstünde de hocanım otururdu. Önünde küçük bir rahle vardı ve okuma
sırası gelen çocuk hocamızın karşısına oturur, o küçük rahleye de elif cüzünü
veya Kur’anı Kerim’i kor ve önce güzel bir besmele çekerdi.
Hocanım çocuğun besmele çekmesini beğenmese örnek olarak besmeleyi
kendi okur, çocuk da peşinden tekrarlardı.
Hocanımın sağ tarafında 3–4 metre boyunda ince bir sopası
vardı, okumak için çaba harcamayana, yaramazlık yapana, konuşanlara bu sopa ile
önce bir ihtar yapılır, dinlemeyip tekrarlayanlara sopayla vurulurdu.
Biz bu hocalara ve sanat öğreten ustalara velilerimiz
tarafından götürülür ve bizim de iyice duyacağımız şekilde, “Hocam (ustam)
emaneti önce Allah’a sonra sana. Eti senin kemiği benim” denilerek
bırakılırdı.
O yüce insanlar o yavrulara kendi yavrusu gibi bakar.
Okutur, sanat öğretir, askerden gelince de dükkân açmasına yardımcı olurlardı.
Usta değiştirene kötü gözle bakılır, ikinci ustayı da değiştireni ise artık
kimse yanına almazdı.
Biz buralardan gelme ve artık demode olmuş bir yaşlıyız. Ama
tabii ki oralardan, o zamanlardan geldik diye yeniliklere beynimizi, gözümüzü
kulağımızı açmadan geri kalmadık. Okuduk, dinledik, TV seyrettik, iyileri
heybenin ön gözüne koyup hep anımsadık, yanlışları ise heybenin arka gözüne
koyup hep unuttuk.
O zamandan bu zamana köprülerin altından çok sular geçti.
Milli Eğitimdeki birçok aksaklık ta geçen zamanla birlikte değişti. O zamanın
kötü örneklerinden olan dayak ta okullardan kalkalı 20–25 sene oldu. Oldu ama
hala bunu bilmeyen öğretmenler varmış. HAYRET!
Askerden bile dayak ve küfür kalkalı 10–15 sene oldu. Çok
azınlıkta da olsa öğrencilere küfreden böyle öğretmenler hala varmış. Yoksa bu
da Milli Eğitimin müfredatında mı var? Tabiî ki yoktur da bu ne halt
karıştırmak!
Eskimiş pabuç gibi hala ayağa giyileceğim diye uğraşmak
boşuna. Kendinizi yenileyeniz veya o mesleği yapmayınız. Öğretmenlik kutsaldır
heşlemeyiniz!
Önce insanlığı öğreniniz. İlle de aile terbiyesi, ille de
aile terbiyesi!
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.
Hoşuma Giden Sözler: Yorgunluğun akıyor gözlerimden.
Saygı ve sevgilerimle.