Cumhuriyetin 40 yılı ile bütünleşmiş bir siyasi kimlik. Yani Süleyman Demirel.
1 Kasım 1924'te doğdu, 91 yaşında 17 Haziran 2015 günü öldü. Törenler yapıldı ve çok yoğun bir katılımla doğum yeri olan Isparta'nın İslamköyü'ne defnedildi.
Ne garip bir durum!..
Demirel'den 40 gün önce, yani 9 Mayıs 2015 günü 98 yaşındaki Evren Paşa ölmüştü.
Cumhuriyet kurtarmak adına darbe yapan, her gittiği yerde selama durulan kudretli general, yüzde 92 oyla 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yapmış Evren'in cenazesinde kimse yoktu.
Darbecilerin, Cumhuriyeti ve Atatürkçülüğü tahrip eden olarak suçladığı, 12 Eylül'de gözaltına aldığı Demirel için 3 gün milli yas ilan edildi.
Onu gerçekten sevenler kusura bakmasın ama, şunu özellikle söylemek zorundayım.
-O gün Demirel Hamzakoya götürülürken Evren'e başarı mesajları yayınlayarak, çiçeklerle kutlayarak yalakalık yapanlar...
-O gün yollara, caddelere, okullara Evren adını verenler...
Evren'in cenazesinde yoktular ama bugün Demirel için gözyaşı dökmekteler!
***
Elbette Demirel, Türkiye siyaseti için çok önemli bir kimlik olmuştu. 91 yıllık Türkiye siyasetinin 50 yılına damgasını vurmuştu.
Öncelikle müthiş bir hafıza, esprili, hoşgörülü ve rahat bir kişilikti.
Soğuk savaş döneminin, kırdan kente göçle oluşan gecekondu döneminin; yürüyüşlerin, mitinglerin yükseldiği bir dönemin siyasi bir kimliği İdi.
Barajlar kralı olarak ünlenmişti.
Yani büyük hizmetleri olmuştu. Büyük projelere imza atmıştı.
GAP, Keban Barajı, Karakaya Barajı, Boğaz Köprüsü, Ereğli Demir-Çelik, İzmir Aliağa Rafinerisi, İskenderun Demir-Çelik gibi.
Ama Batının, özellikle de ABD'nin Türkiye temsilcisi olarak görülmüştü.
***
Ölümünün arkasından, hakkında çok büyük övücü sözler söylendi.
Öncelikle iş dünyası, özellikle de 12 Eylül'de Evren'i kutlayarak başarı dileklerini sunan TÜSİAD, "...siyasi yaşama uzun dönemli damgasını vurmuş ve yapıcı, uzlaşıcı tutumuyla iz bırakmış büyük bir devlet adamını kaybettik" dedi.
Kılıçdaroğlu "Tevazuyu, siyaseti, devlet adamlığını ondan öğrendik" dedi.
Perinçek "Cumhuriyet dönemi onunla kapandı. Ancak Cumhuriyetin temellerinin oyulduğu dönemin de lideriydi" dedi.
Erdoğan "...üstlendiği görevler, gerçekleştirdiği hizmetler ve siyasetteki rolü ile aziz milletimiz tarafından gelecekte de yad edilecektir" dedi.
Davutoğlu "... verdiği hizmetlerle hep hatırlanacak bir siyaset adamıydı" dedi.
Ve Bahçeli "...yıllarca verdiği demokrasi mücadelesi gıpta ile anılacaktır" dedi.
***
Elbette hatırlanacaktır. Elbette yaptığı büyük hizmetlerle anılacaktır. Ama başka şeylerle de anılacaktır Sayın Demirel.
-Yani Maraş Katliamı ile de anılacaktır.
1978 Maraş katliamının ardından, "Bana sağcılar ve milliyetçiler cinayet işliyor dedirtemezsiniz" diyerek tehlikeli bir kamplaşmaya meşruiyet kazandırmıştı.
-Yani Çorum katliamı ile de anılacaktır.
Yıl 1980 Temmuz'un 4'ü... O gün Demirel Başbakandır.
57 kişinin öldüğü Çorum Katliamı'nı kendisine soran bir gazeteciye, "Çorum'u bırakın, Fatsa'ya bakın" demişti.
-Sivas Katliamı ile de anılacaktır.
Yıl 1993 Temmuz'un 2'si... O gün Demirel Cumhurbaşkanıdır.
Sivas kanlı Sivas'a dönüşürken, 33 aydın Madımak otelinde yakılırken, cumhurun başkanı olduğunu unutup Çankaya'dan seyretmişti.
-Başbağlar Katliamı ile de anılacaktır.
Yıl 1993 Temmuz'un 5'i... Demirel Cumhurbaşkanıdır.
Sivas Katliamı'ndan 3 gün sonra, sanki Sivas'ın intikamı alınıyormuş gibi gösterilen, 33 köylünün kurşuna dizildiği, evlerin yakılıp yıkıldığı Başbağlar Katliamı'nın karanlığa gömülmesine müdahale etmemişti.
-Uğur Mumcu cinayeti ile de anılacaktır.
24 Ocak 1993 günü "...cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu" söylenmişti.
Mumcu'nun evine giderek bu sözü söyleyenler Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin idi. Ama bugüne kadar bu namus borcu ödenmedi.
***
-Mason Süleyman olarak da anılacaktır.
Küresel sermayenin ve küresel güçlerin derin örgütü olan Mason locasının üyesi olduğu iddialarına, inandırıcı bir cevap verememişti.
-Deniz, Yusuf, Hüseyin'in idamı ile de anılacaktır.
Mecliste idam için oylama yapılırken elini kaldırarak ayağa kalkıp, arkaya dönüp el kaldırmayanlar var mı diye grubunu kontrol etmişti.
-Ve 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbe ve müdahaleleriyle de anılacaktır.
12 Mart ve 12 Eylül'de Başbakan, 28 Şubat'ta Cumhurbaşkanı idi. Tankın üzerine çıkacak cesareti gösterememişti. Ya şapkasını alıp gitmiş ya da boyun eğmişti.
Oysaki o makamlar Cumhuriyeti ve anayasal düzeni koruma yerleriydi...
Sanki askeri müdahalenin yapılması isteniyor; ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların yükü, askerin sırtına yıkılmak isteniyordu.
Yani demek istiyoruz ki; bu ülkeye büyük hizmetleri olmuş Demirel, hizmetleriyle de anılacaktır, yapması gerektiği halde yapmadıklarıyla da anılacaktır.