Dün dündür, bu günse bu gün!

Üniversite yıllarında dersi anlatan öğretmenimizin sözlerini yıllar sonra yeniden anımsadım. O yıllarda bu sözleri kimse fazla ciddiye almıyordu. Dinleyen dinliyordu. İsteyen ders notu olarak defterine yazıyordu. Vizelerde, finalde soru olarak sorulursa yanıtlayan yanıtlıyordu. Hepsi o kadar.

söylediklerine göre toplumun yüzden doksanından fazlasını oluşturan bizlerdik. Benzer davranışlarımız çoğunluk tarafından normal karşılanıyordu. Bizler gibi davranmayanlar tımarhanelerde yaşıyordu. Onlar gibi davranış sergileyenleri “deli” olarak görüp fazla ciddiye almıyorduk.

Deli olarak gördüğümüz insanlar, toplumun çoğunluğunu oluşturmuş olsalardı, bizlerin davranışları normal kabul edilmeyecekti! Öğretmenimiz bizlere bunu anlatmaya çalışıyordu.

Yıllar sonrasında öğretmenimizi anımsatan olay aslında büyütülecek bir olay değildi. Bir zamanlar devlet memurları günlük tıraş olur, takım elbise giyer, kravatını takardı. Yönetmeliklere uygun yazlık kışlık kıyafet uygulaması vardı. Bu kurallara uymayanlar göze batardı. Haklarında idari işlem başlatılırdı.

Dış görünüşe çok fazla önem verdiğimiz konuşulurdu. Zaman içerisinde yapılan yasal düzenlemeler, memur sendikalarının farklı anlayışları yeni düzenlemeleri beraberinde getirdi. Dileyen dilediği kıyafeti giydi. Günlük tıraş olanlar canları istediği zaman tıraş olmaya başladı.

Dilediği gibi giyinen, saçı sakalı birbirine karışmış bir öğretmen öğrencisini okul kıyafetini giymeye, saç sakal tıraşı olmaya zorladı. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

Yıllar sonrasında okula takım elbise giyip, kravat takan öğretmenler dikkat çekmeye başladı. Düğün değil, bayram değil; o halde bu takım elbise, günlük tıraş neyin nesidir? Öğrencilerden önce meslektaşları gördüklerine inanamaz.

Toplum değişiyor. Zaman içinde normal davranışlar anormal oluyor. Soruşturmalara konu olan davranışlar ise normal oluyor. İnsanların sadece giyim kuşamları değişmiyor; değer yargıları da değişiyor.

Dün kınadığımız, suç olarak gördüğümüz bazı davranışlar bugün normal kabul ediliyor. En basit örneği birini dolandırmak, hırsızlık yapmak yüz kızartıcı suçlar arasındaydı. Günümüzde bankaları dolandıranlar, eşin dostun parasını çarpanlar uyanık olarak görülebiliyor.

Mahkemelere yansıyan, haber bültenlerinde yer alan bazı üzücü olaylar var. Ne kadarı doğru, ne kadarı yalan bilemiyorum. Yakın zamana kadar sapıklık, iğrenç davranışların sayısında artış var. Mahkeme kararıyla görevden alınıp cezaevine gönderilenler var.

Gelecekte bu türden davranışları sergileyenlerin sayısı artarsa neler olabilir? En azından iğrençlik normal insan davranışı olur. Bu çirkinlikleri yapmayanlar çoğunluk tarafından horlanır.

Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir çevrede, böyle bir dönemde hayatta olmayı asla istemem!