Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin
tarafından yürütülen, 12 Eylül darbesine ilişkin soruşturma tamamlandı ve 80 sayfalık
iddianame mahkemeye sunuldu.
İlk kez bir tabu yıkılacak. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi
iddianameyi kabul ederse 95 yaşındaki Kenan Evren ve 87 yaşındaki Tahsin
Şahinkaya darbe yapmaktan yargılanacak. 12 Eylül darbesinin hesabı, hayatta
olan bu iki generalden sorulacak.
Arjantin, Yunanistan ve Şili'den sonra dünyada darbecilerini
yargılayan dördüncü ülke Türkiye olacak. Türkiye'de ise Cumhuriyet tarihinin
ilk yargılaması olacak.
Ancak toplumda şöyle bir anlayış var ya da oluşturuluyor
gibi. Bugün 95 yaşındaki bir insanı yargılasan ne olacak, ceza versen ne olacak
diye düşünülüyor gibi.
Yaşı gereği darbe ortamını yaşamamış, darbenin acısını
duyamamış, ya da darbe ortamının nimetlerinden yararlanmış kişiler için bu
yargılama bir şey ifade etmeyebilir. Ama darbenin bir topluma neler
çektirdiğini, darbenin bir ülkeye neler kaybettirdiğini bilenler için,
ekonomide, sosyal hayatta, kültürde, eğitimde ve siyasetteki tahribatları
görebilenler için çok şey ifade eder.
Denebilir ki toplumsal kargaşayı siyaset önleyemedi, ordu ne
yapmalıydı? İlk bakışta doğru bir soru gibi algılanmasına karşılık, katliama
varan o toplumsal olayların darbe ortamının hazırlık devresi olduğu artık
bilinmektedir. Nitekim toplumda bu konuda ortak bir görüş oluşmuştur. Kaldı ki
Kenan Evren de "Şartların olgunlaşmasını bekliyorduk" demiştir.
Peki, darbe niçin yapılır? Neden ihtiyaç duyulur? Ve kim
ihtiyaç duyar?
Bizim gibi henüz demokratik sistemi tam oluşturamamış
ülkelerde:
-Toplumsal uyanış yönetimi zorladığı zaman. Yani demokrasiyi
içine sindirememiş yönetimlerin siyaseten zorlandıkları zaman.
-Özellikle emek mücadelesinin yükseldiği, egemen kesimi
sarsmaya başladığı zaman.
-Ülke büyük bir ekonomik krize girdiği zaman.
-Toplumsal nizamı ve düzeni değiştirmek isteyenler için,
toplumun kendi içinde evrimleşmesi beklenmediği zaman.
-Ve de özellikle toplumsal uyanışın ve yükselen siyasal
bilincin anti emperyal bir karakter kazanmaya başladığı zaman.
-İktidarı ele geçirmek isteyip, siyasal gücünün buna
yetmediğini gören siyasetlerin ülkeye olağanüstü bir geçiş dönemi yaşatmayı
düşündükleri zaman. Ya da bana yar olmayan iktidar kimseye yar olmasın
dedikleri zaman.
İşte yukarıda belirtilen nedenlerle bizim gibi ülkelerde
darbe her zaman gündemde olmuştur. Ancak bir koşulla. Ülke içi taleplerden çok
emperyal güçlerin taleplerinin oluşmasına bağlıdır. Yani emperyal güçlerin
darbeye evet demesi gerekir.
Nitekim ülkemizde olan her askeri müdahalenin arkasında
ABD'nin yani bir emperyal gücün olduğu sürekli dilendirilmiştir. Darbe yapan
güçler de buna hiç itiraz etmemiştir.
Ve bugün ABD'nin izni olmadan ülkemizde bir darbenin
yapılamayacağı kanaati yerleşmiştir.
Örneğin bugün, darbenin emperyal güçler tarafından
istenmesini gerektiren sosyal ve siyasal bir durum yoktur. Ülkedeki sosyal ve
siyasal gelişim ne zaman emperyal politikalara ters düşerse, ülkede ciddi bir
eksen kayması oluşursa, ne zaman iktidar bir yön değiştirirse darbe şartları
var demektir.
İşte o zaman darbenin gerekli toplumsal zemini hazırlanır.
12 Eylül öncesi tüm çatışmaların, dökülen kanların; Malatya, Maraş, Çorum
olaylarının özellikle darbeye zemin hazırlamak için oluşturulduğu artık tüm
toplum tarafından paylaşılmaktadır.
Ama günümüz iletişim çağının verileri ile emperyal güçler,
artık darbe yerine güdümlü halk hareketleriyle de iktidarları değiştirebilmekte
ve sisteme müdahale edebilmektedirler.
Sonuçta darbeler, emperyal güçlerin bu ülkeye vermek
istedikleri toplumsal yapının ve politikaların dizayn edilmesine hizmet eder
olmuştur ve olmaktadır.
Özellikle 12 Eylül darbesiyle ülkemizde, etnik kimlikler
uyandırılmıştır. Ülkede gelişen sosyal bilinç hızla etnik kimliklere
yönlendirilmiştir. Ve bu gün etnik yarılmanın neredeyse ülkeyi bir iç savaşa
kadar götürebileceği görülmektedir.
İşte bu nedenlerle 12 Eylül darbesinin hayatta kalan
liderleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanmalıdır. Ceza alıp almaması
bir yana darbenin bu topluma verdiği tahribatların görülebilmesi açısından
yargılanmalıdır.
Bizim gibi ülkelerde her zaman var olabilen darbe ve darbeci
zihniyetlerin mahkûm edilmesi için yargılanmalıdır.
Ordunun siyasete müdahil zihin yapısının değişmesi için,
sivil siyasetin yerleşebilmesi için, sivil ve başarısız siyasetlerin darbe
çığırtkanlıklarının önlenebilmesi için yargılanmalıdır.
Şili'de, ABD şirketlerince işletilen bakır madenlerini
millileştiren Allende'ye karşı, 1973 yılında yapılan kanlı darbenin lideri 33
yıl sonra yargılanmıştır. General Pinochet yargılama sürecinde ölmüştür.
Yunanistan'da, 1967'de darbe yapan cunta yargılanmış ve
cunta liderleri idam cezasına çarptırılmıştır. Daha sonra idam cezaları ömür
boyu hapse çevrilmiştir.
Arjantin'de 30 bin kişinin hayatını kaybettiği, 60 binden
fazla kişinin işkence gördüğü 1976 darbecilerinin tümü yargılanmış ve ömür boyu
hapse mahkûm edilmişlerdir.
Ve Türkiye, dünyada darbecilerini yargılayan dördüncü ülke
olacaktır.
Gelişmiş ülkelerin gündeminde hiç olmayan darbe
zihniyetinin, ülkemizde de artık gündemden çıkması için bu yargılama çok
önemlidir.