Ülkemizin üzerine serpilen ölü toprağından bir an evvel kurtulmanın zamanı gelmedi mi artık?

Her yeni seçim öncesi başlayan “kazanma” hayalleri, dandini ninnileriyle uyutulan halkın sayesinde ağır bir vurguna dönüşüyor.

Artık bu son bulmalıdır.

Hesaplar kazanmak üzerine yapılmalı.

Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. İktidar partisi seçim öncesi verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmedi. Danalar bostana girdi çıkmak bilmiyor.

Ama danaları kovacak bostancı da yok.

Hayat standartlarımız değişti…

İşsizlik oranı arttı…

Maddi kayıp çok fazla…

Elektrik, su, doğalgaz faturaları canımızı yakıyor…

Psikolojik dayanıklılığımız kalmadı

Şimdi birbirimize soralım;

Bir ülkeyi yönetmeye talip olanlar nasıl olmalıdır? Ki ülke düzene girsin, devletin hazinesi dolsun, terör ortadan kalksın, halk zenginleşsin, ordu düşmanları korkutacak güce erişsin.

Önce talip olan kişilerin asil olması gerekir (asalet boydan değil soydan geliyor). Soylu olması gerekir. Bu soy zenginlik, varlık değil, erdem olmalı. Sonradan görme olmamalı. Yumuşak huylu, sevecen, bilgili hepsinden önemlisi haktan ve adaletten yana olmalı.

Halkının düşünce ve görüşlerine saygılı olmalı.

Bu özelliklere sahip olanlar başarıyla devleti yönetebilirler.

16 yıldır ülkemizi yönetenler bilerek halkı yoğun bakım ünitesinin içine soktular. Konuşmayan, düşünmeyen hasta insanlar yarattılar.

Bakıyoruz hastaların bilinç durumu açık. Ancak serumun içine sürekli din ilacı enjekte ettiklerinden, uyutucu ve uyuşturucu özelliğinden iletişim kuramıyoruz.

Dandini dandini dastana’lı ninniler ile uyumayı bırakalım.

Zulme son veren ve adaleti yerine koyacak olanlara destek olalım, mücadele edelim.

Bu ülke kolay kazanılmadı.

Kaybetmeye de hiç niyetimiz yok.

(Mevlâna Muhammed Celâleddin diyor ki; “Adalet nedir? Herşeyi yerliyerine koymak. Zulüm nedir? Birşeyi yerine koymamak.”)

Her Gününüz Güzel Olsun.