Afiyet, bal, şeker olsun

Hileli gıda ürünleri yeniden gündeme geldi. Etliden sütlüye; tatlıdan acıya aklımıza gelebilecek her üründe aklımıza gelmeyecek hileler var. Bazı ürünlere tatlandırıcılar eklenmiş. Kaliteyi artırmak için kimyasallar kullanılmış. Acı sevenler için acı tatlandırıcılar, tatlı sevenler için tatlı çeşitleri. Yok diye bir şey yok. Gıda üreticilerinin sayesinde midelerimiz dünyanın en gelişmiş kimya laboratuvarlarına dönüştü.

Tüketime sunulan ürünleri üreten firmalarla birlikte yaptıkları hilelerle birlikte haber bültenlerinde yer alıyor. Gizli saklı bir şey yok. Bir tanesi çıkıp yapılan açıklamaların yanlış olduğunu dile getirmedi. Firma sahipleri kendilerine yapılan haksızlığın giderilmesi için yasal yollara başvurmadı.

Yoksa yasal olmayan yollardan gerekeni mi yapmayı planlıyor?

Diğer taraftan bu firmalar, gerçekten hileli ürünleri piyasaya sunuyorsa bu konuda detaylı bilgi sahibi olan elemanları var. Yapılacak hileleri planlayanlar o firmaların uzman olarak çalıştırdıkları elemanları, onların emirlerini uygulayan işçileri var.

Firma çalışanları, kendilerinin kullanmadıkları ürünleri bizler tüketirken vicdanları sızlamıyor mu? Olmayan bir şeyin, bir şeyi şey etmesi söz konusu olabilir mi?

Bizler sabırlı insanlarız. Adı geçen firmalar, gün gelir işçi çıkarma yoluna gidebilir. İşsiz kalanlar dile gelip yapılan hileleri bizlere anlatabilir.

Yetkili kişiler, uzmanların yaptıkları inleme sonuçlarını bizlerle paylaşıyor. Haber bültenlerinde firma adları yer alıyor. Tüketicilerin kulakları sağır, gözleri kör mü? Neden seslerini çıkarmıyorlar? Dostlar arasında yapılan sohbetlerde en ağır hakaretleri yapanlar, ağza alınmayacak küfürleri söyleyenler neden tüketici mahkemelerine gitmiyorlar? Devletin tüketici haklarını koruyan birimleri yok mu? İki satırlık dilekçeyi yazma zahmetinde bulunamayanlar internet ortamında devletin resmi kurumlarına şikayetlerini iletmiyorlar?

Televizyon dizilerinde en çok sevilen dizi kahramanları öncülük edebilir. Haber bültenlerinde haber yerine yorum sunanlar ağızlarını açabilir. Tartışma programlarında uzmanlar bu konuyu dile getirebilir. Haydar Dümen gibi bilge insanlar konuşmaya başlarsa sokaklar karga sesinden, kuş pisliğinden geçilmez olur!

Gıda tüketimi, sağlıklı yaşamın vazgeçilmezidir. İnsanlar bireysel olarak tepkilerini dile getirmiyor; bunu anladık. Diğer taraftan sendikalar, sivil toplum örgütleri, insan sağlığını konu edinmiş dernekler, siyasi partiler neden suskun?

Basında çıkan haberler, bizim yasalarımıza göre aynı zamanda suç kabul edilir. İşlenen suçu görmemek, suçun işlenmesini teşvik etmek anlamını taşıyor mu?