Nisan ayı içerisinde gazetede okuduğum bir haber dikkatimi çekti. Okuduğunuzda, özellikle torunları olan, yeni anne, baba olmuş çiftlerin de dikkatini çekeceğini inanıyorum.

Haber de şöyle deniliyor:

"ABD Biyoteknoloji Kurumu, ebeveynlere, 'çocuklarınızın süt dişini saklayın' çağrısında bulundu. Dişlerdeki kök hücreler kanser tedavisi için kullanılabiliyor."

Çocuğunuzun süt dişlerini çektirirken ileride herhangi bir hastalığınızın tedavisinde o dişlere ihtiyaç duyabileceğiniz hiç aklınıza geldi mi? Veya gelir miydi?

Yeri gelmişken yine sorayım. Dilimizin koku aldığı hiç aklınıza gelir miydi?

Gelmediyse bile ABD'de yaşayan Türk bilim insanı Dr. Hakan Özdener dilde sadece tat değil koku alıcılarının da bulunduğunu keşfetti. Özdener buluşun obezite, kalp ve damar, tansiyon gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini söylüyor.

Dr. Hakan Özdener, haberden okuduğuma göre 16 yıldır ABD'de bir merkezde ve koku alma hücreleri üzerine çalışıyor. Ancak, Dr. Özdener'in bu araştırmaya iten neden çok garip.

Dr. Hakan Özdener oğlunun, yılanların neden havayı koklamak için dilini çıkardığı sorusunu sormasının ardından araştırmaya başladığını söylüyor ve ekliyor:

"6 yıl çalıştım. Sayısız deney ve inceleme yaptım. Sonuçta insan burnunda bulunan yaklaşık 500 civarındaki koku alıcı reseptörlerin, hemen hemen aynı oranda insan dilinde de yer aldığını teyit ettim. Yani burun kokuya ne kadar hassas ise aslında tat hücrelerinin de aynı derecede kokuya hassas olduğunu gördüm” diyor.

İşte bilim insanları yaptıkları araştırmalarla bu tür ilginç sorulardan cevap aramaya ve bulmaya devam ediyor.

Şimdi, buluşlardan farklı denemelere şöyle bir bakalım.

Zeytin, çoğu öğünümüzün vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Gemlik zeytini ince kabuklu ve küçük çekirdekli oluşundan dolayı sofralık zeytinde çok beğeniliyor.

Hatay'lı bir zeytinci, kendi zeytinleri, kalın kabuklu, iri çekirdekli olduğu için; Gemlik’ten fidan götürüp ince kabuklu, küçük çekirdekli, sofralık zeytini Hatay'da da yetiştirmek istiyor.

Gemlik'ten, Hatay'a getirilmiş fidanlar zeytin vermeye başlayınca; çiftçimiz hayretler içinde Gemlik fidanlarının da kendi fidanlarınınkine benzer kalın kabuklu iri çekirdekli zeytinler verdiğini görüyor. Çiftçimiz araştırmasından vazgeçmiyor. Aynı fidanlardan bir kısmını geri Gemliğe getirip dikiyor. Gemlik zeytinine benzer sofralık zeytini alıyor.

Bu durumu öğrenince benim aklıma; Türk tütününün, aranılan kalitede olduğu devirlerde Türkiye'ye gelip, inceleme yapan Amerikalı tütün üreticisi geldi .

O dönemlerde Amerika'dan Türkiye'ye vapurla gelinebiliyor. Vapurla İzmir'e gelen tütüncümüz bir Türk rehber buluyor. Tütün tarlalarını gezip, incelemesini yapıp vapura dönüyor. Vapura geldiklerinde rehbere; "Biz önemli bir şeyi unuttuk. Daha vapurun kalkmasına sekiz saat var. Sen iki şişe al! O tütün tarlasından birine toprak, diğerine de kullanılan sudan doldur getir" diyor. Rehber 3-4 saat sonra üç şişe ile geliyor. Toprak dolu şişe, su dolu şişe, bir de boş şişe. Amerikalı, "Boş şişeyi neden getirdin?" diye sorduğunda," Bu da oranın havası ile dolu" diyor.

Başlığımıza, "Daha keşfedilecek çok detay var!" sözcüklerini alırken bu üç farklı tespitleri düşünerek aldım.

Çalışalım, keşfedilecek detayların peşini bırakmayalım. Amerika'da bulunan doktorumuzun dildeki ayrıntıyı keşfetmesini çok gurur verici buldum.

Gururlandım ve böyle bir yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.

Malum bir Ramazan Ayı’na daha bir mani keder olmazsa Pazar günü kavuşmuş olacağız. İlk sahura kalkacak ve yılın ilk Ramazan orucunu tutacağız. Ben bu müstesna ayın hepimize huzur, bereket ve rahmet getirmesini yüce Allah'tan niyaz ediyor ve hayırlı Ramazanlar diliyorum.

En güzel günler sizlerin olsun.