Yıl 1980 ya da 81…

T.C.Ziraat Bankası Mudurnu Şubesi Müdürüyüm.

Her gün Mudurnu’nun bir köyünde; saat 20.00’den sonra, ziraat teknisyenimle birlikte tarımsal bilgiler ve bankamız kredileriyle ilgili eğitim çalışmaları yapıyoruz.

Eğitim çalışmalarımız bitince de; sohbet geyik muhabbetine dönüşüyor doğal olarak!

O gün de böyle oldu.

Şu an adını anımsayamadığım Mudurnu’nun dağ köylerinin birinde; konu konuyu açtı; konu gelip Rahmetli İsmet İnönü’ye geldi dayandı.

O an köylülerden biri, “bırakın ya şu asker kaçağını…” demez mi!…

Şoke oldum o an..

“Anlamadım…” dedim, “Kim asker kaçağı?”

“İnönü” dedi; “İnönü… Başbakan oldu, cumhurbaşkanı oldu ama asker kaçağı… imiş…”

Bir gülmek tuttu beni.

Kırılıyorum gülmekten…

Neden sonra kendime geldim.

Şöyle bir taradım orada bulunanları; benim ve teknisyenimin dışında; toplantı yaptığımız ilkokulun sıralarında oturan köylülerin tümü son derece ciddi.

Güleceğim gülemiyorum, kızacağım, kızamıyorum…

Bütün köylülerin gözlerinin içine tek tek bakarak, “duydunuz mu” dedim; “…… Ağa, İsmet İnönü için asker kaçağı dedi. Siz ne diyorsunuz, bu duruma?”

Çıldırtan bir sessizlik egemen oldu sınıfa…

O zaman anladım ki; o an orada bulunan köylülerin tümü inanmış ya da inandırılmış buna.

Elimde olmadan sinirlendim, bu duruma.

Olabildiğince sakin olmaya çalışarak; “Ağalar…” dedim; “Ağalar, kim söyledi size bunu?”

(Yanlış anımsamıyorsam eğer) Dönemin MSP Bolu milletvekili aday adaylarından birinin adını verdiler.

“Yahu asker kaçağı dediğiniz zat, iki meydan muharebesini Orgeneral Rütbesiyle yapmış koca bir general; nasıl inanırsınız, böyle bir yalana…” dedim.

Ne deseler beğenirsiniz?

“Koca vekil, yalan söyler mi?”

Canım sıkılmıştı, uzatmadım tartışmayı.

Yarım yamalak vedalaşıp, kalktım.

Ertesi gün de olayı, ziyaretine gittiğim kaymakama anlattım.

Kaymakam güldü, “Müdürüm, Doğu Anadolu’nun pek çok yöresinde İsmet Paşa’yı asker kaçağı olarak bilirler…” dedi.

* * *

Şunun için anlattım bunu.

Ortalama öğretim düzeyi 3,5 yıl olan bir ülkede yaşıyoruz. Asırlardır hurafelerle beyinleri yıkanan bir halkımız var.

Halkımızı iyi tanıyan sağ iktidarlar, halkımızın bu durumunu kendi çıkarları doğrultusunda iyi kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar.

Yıl 2019…

AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz'ın partisinin adayı Hilmi Bilgi için oy isterken "Hilmi Bilgin'e vereceğiniz destek, kıyamet günü beraat belgeniz olacak" diyor; alkış alıyor…

Ve daha buna benzer ne zırvalıklar uçuşuyor havalarda.

Hangi birini anlatalım!

“AKP’ye verilen her oy, cennetin anahtarıdır” diyen aklı evvelleri mi dillendirelim; yoksa “Reis’imiz son peygamberdir” diyenleri mi!…

Zırvalık diz boyu.

Ama bu zırvalık, bize göre zırvalık.

Bu zırvalıklara inanıp oy verecek, “seçimleri etkileyecek sayıda” bir kitle var bu ülkede.

Ne büyük bir talihsizliktir ki; ülkenin içinde bulunduğu koşullardan ve dünyadaki gelişmelerden en ufak bir haberi ve bilgisi olmayan bu kitlenin oyu, bu toplumun, bu coğrafyanın ve de hepimizin kaderini belirliyor.

Ve ne yazık ki demokrasi(!), böyle çalışıyor bu coğrafyada ve bizim ülkemizde…

İşte buna üzülüyor insan…