17-25 Aralık rüşvet, yolsuzluk olayları ortaya dökülmüş iken, 4 Bakan ve diğerlerinin iftiraya uğradığına inandırılmış bir toplum çürümeye başlamamış mıdır?
Aylardır Güneydoğu illerinde, teröristlerle olan çatışmaları, her gün gelen şehit cenazelerini ve yakınlarının acı içinde yakarışlarını televizyonlarda bir film izler gibi izleyip, hiç bir tepki göstermeyen bir toplum çürümeye başlamamış mıdır?
Askerini, gazetecisini, bilim adamlarını kumpaslarla, iftiralarla yıllarca hapislerde yatıran, demokrasiyi katleden bir iktidarın hüküm sürdüğü bir ülkede, toplum çürümeye başlamamış mıdır?
Son üç ayda 94 kadının öldürüldüğü, sayılarca kadının şiddete maruz kaldığı, sürekli eve çekilmeye, cahil bırakılmaya çalışıldığı bir toplum çürümeye başlamamış mıdır?
İktidarın adeta üstünü kapatmaya çalıştığı, dikkatleri başka yönlere çevirmeye çalıştığı, yıllardır yasal olmayan dinci vakıf evlerinde, çocuk taciz ve tecavüzleri yaşanan bir toplum çürümeye başlamamış mıdır?
Ve bu konuda Kadın Aile Bakanının “Bir defa oldu diye, çok yararlı hizmetler veren bu vakfı karalayamayız” diyerek ahlak çöküntüsünü derinleştirip, yine bu konuda araştırma komisyonu kurulması teklifini reddeden iktidar milletvekillerinin bulunduğu bir meclis, toplumun çürümesine temel teşkil etmemiş midir?
Eğitimi dinselleştirip, hızla çağdaşlıktan, bilim ve teknikten uzaklaştırılan, halk oyunlarında kız-erkek el ele tutuşmayı namussuzluk olarak gören okul müdürlerinin bulunduğu bir toplum çürümeye başlamamış mıdır?
Her gün laiklik karşıtı davranışların görüldüğü din adamlarının, kadın-erkek ilişkileri konusunda sapıkça fetvalar verdiği bir toplum çürümeye başlamamış mıdır?
50 milyon seçmenin kimlik bilgilerinin korunamadığı ve çaldırıldığı bir ülkenin toplumu çürümeye başlamamış mıdır?
Gittikçe seviyesi düşen bir siyaset ve liderlerinin terbiye sınırlarını aştığı bir ülkenin toplumu çürümeye başlamamış mıdır?
Devletin önemli kurumlarına tecrübesiz, o işin ehli olmayan, likayatsız, en önemli özelliği yandaş olmak olan kişileri getiren, ortaçağı yaşayan ortadoğu ülkelerinin düzenini ülkemize getirmeye çalışan bu iktidarın, 14 yıldır hüküm sürdüğü bu toplum çürümeye başlamamış mıdır?
Açıldığı 1940 yılında olduğu kadar, şimdi bile müthiş bir kalkınma projesi olan, (hala 76. kuruluş yıldönümünü kutladığımız) Köy Enstitülerini, Türkiye’nin hızlı kalkınmasından korkan dış ve iç güçler yardımı ile 1954 yılında kapatarak bu günleri hazırlayan bir ülkenin toplumu ta o günden çürümeye başlamamış mıdır?
Çürüme başka nasıl olur dersiniz?
17 Nisan 2016