1980 öncesi; emperyalizm, dünya sömürüsü, ezilenler, komprador burjuvazi/işbirlikçi burjuvazi vb. ifadeler vardı.
Bir sihirli değnek dokunmuş olmalı ki yukarıda saydığım ifadeler ve benzerleri tedavülden kaldırılmıştır. O ifadeleri söyleyenler de işbirlikçiler kervanına katılmıştır çünkü… O “sihirli değnek” 12 Eylül 1980’de yapılan Amerikancı darbedir.
1980 öncesi “Demokratik Kitle Örgütleri” diye bir ifade daha vardı. Şimdi adını anan yok. Ne tehlikeli bir ifade değil mi? Hem demokratik, hem kitle, hem de örgüt… Aman Allah’ım!
Soğuk suda ağır-ağır ısıtılan kurbağa gibi “Sivil Toplum Kuruluşları” halka kabul ettirilmiştir.
STK diye ezberletilen bu kavram “Non Goverment Organization” ifadesinin kötü bir tercümesidir. Kavramın tam çevirisi “Devlet Dışı Kuruluş” demektir. Şöyle de çevrilebilirdi Türkçeye, “Gayrı Resmi Kuruluş”…
Dayatılan ifadedeki “sivil” sözünün altını çiziniz lütfen… Asker-ordu düşmanlığının ince virüsüydü bu… Ve zaman içinde uyandırılarak kullanılmıştır. Ergenekon, Balyoz vb tertiplerde halka dayatılan “askeri vesayet” bu virüsle inşa edilmiştir. Psikolojik savaş ve algı yönetimi… Bu işte medya ve “aydın”, “akademisyen, “gazeteci” olduğunu söyleyenler özenle kullanılmıştır.
Aynı bağlamda kadın derneklerine de operasyonlar yapılmıştır. Olmazsa yeni dernekler kurdurulmuş ve çeşitli fonlardan finanse edilmişlerdir. Hemen her konuda olduğu gibi…
Ağrı Valisi Musa Işın, basın mensuplarını toplayarak, “Bir ilimizde 40’a yakın genç kız dağa kaçırılarak iğfal ediliyor ve siz bu halde ailelerinize dönemezsiniz diyerek orada zorla tutuluyorlar” demiştir.
Basın mensuplarına gündemi değerlendiren Ağrı Valisi Musa Işın, çarpıcı açıklamalarda bulunarak, “Kürtlerin hakkını savunduğunu iddia eden PKK terör örgütü Kürtleri öldürüyor. Kürt çocuklarını dağa kaçıran, ölüme sürükleyen, Kürt köylerini basarak çocuklarını öldüren, Kürtlerin namusuna musallat olan PKK, çocuk ölümlerinin üzerinde ajitasyon ve karalama kampanyası yürütüyor” diyerek sözlerini sürdürmüştür.
Buraya kadar kış kışlığını yapmış ve yapacak… Şaşılacak bir şey yok. 40’a yakın genç kızın dağa kaldırılarak iğfal edilmeleri, Türkçesi tecavüz edilmeleri karşısında “Kadına şiddete hayır!”, “Kadına uzanan eller kırılsın!” diyen kadın dernekleri ne yapmıştır? Ya partilerin Kadın Kolları…
Gazetecilikte “Köpeğin adamı ısırması değil adamın köpeği ısırması haberdir” derler. İşte burada tam bir adamın köpeği ısırması hâli yaşanmaktadır.
Sayısız kadın derneği, muhtelif partilerin kadın kolları, sendikalardan hiç ses duydunuz mu? “Haksızlık, zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır…”
40’ı aşkın genç kız dağa kaldırılacak, tecavüz edilecek ne “Kadın Derneklerinden” , “İnsan Hakları Derneklerinden” tepki olmayacak.
Açıklamayı yapan herhangi bir kişi de değil… Ağrı Valisi… Hiç kimse yalan, iftira, komplo teorisi vs. diyemez.
“Demokratik Kitle Örgütleri”, Sivil Toplum Kuruluşları”na dönüştürülünce ve birileri yemlenince işbirlikçi yapılar oluşuyor.
Neden kaldırılmıştı tedavülden “işbirlikçi” sıfatı? Birilerinin emperyalizmle yaptıkları işbirliği bir bakışta görülmesin diye… Valinin açıklamaları karşısında susanlar ise yukarıda da söylediğimiz gibi dilsiz şeytanlardır.
Ne değişim süreci ama… Toplumun etik değerleriyle oynanarak, kimin eli kimin cebinde belli olmayan hayatlar ana haber bültenlerinde halka şırınga edilmiş ve özendirilmiştir. Yetmedi dizi filmlerle toplumun çekirdek hücresine anti etik virüsler atılmıştır.
Bölücü terör örgütü PKK’nın 40’ı aşkın kızı dağa kaldırdığı ve iğfal ettiğini Vali açıklıyor. Ses yok…
Ne demiştik? Değişim ve dönüşüm… Ancak, çürüme de bir değişim ve dönüşümdür.
Meraklısı için ek: “kahpe içeriden olunda” adlı şiirimi okumayanlara öneririm.