Henüz ay doğmamıştı;

Zaten doğmasına da gerek yoktu.

Çünkü aydınlıktı her yer,

Onların coşkusu,

Gözlerinde parlayan ateş,

Yüreklerinden fışkıran enerji,

Ve ellerindeki Cumhuriyet meşaleleriyle,

Her yer ışıl ışıldı.

Gençlik yürüyor,

Gençlik koşuyor,

Gençlik alev alev yanıyordu…

Ve ben, onlarlaydım;

Onların arasında, birlikte,

Yaşıtlarıydım.

Coşkularıyla coşup

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa,

Adın yazılacak mücevher taşa”

Diye boğazım yırtılırcasına ünlerken,

Büyük bir gururla

Sevinç gözyaşları döküyordum…

Binlercesi sel gibi akıyordu;

Hepsinin yüzünde tunçlaşmış bir Mustafa Kemal;

Yüreklerinin derinliklerinde öğütleri vardı.

“Türk, Övün, Çalış, Güven” diye inletiyorlardı Kemer’i

360 metre uzunluğundaki bayrağın,

Her ilmeğiyle bütünleşerek gök kubbeyi ay yıldıza bezemiş,

Dünyaya meydan okuyorlardı…

Bu geceye de Haluk Levent yakışırdı zaten;

Cumhuriyet coşkusu dediğin de böyle olmalıydı hani!

Annesinin “çok bağırıyorsun oğul” sözlerine aldırmadan,

Ta yüreklerimize ulaşıp hamur gibi yoğurup,

Sonra da havai fişeklerle gökyüzüne fırlattı…

Siz ne derseniz deyin,

Ben bu gençlikten ümitliyim dostlar.

O coşkuda gözlerim gözlerindeydi hepsinin de.

Hiç birinde bir sahtelik görmedim;

Yürekleriyle gelip, yürekleriyle coştular.

Oynamayıp yaşadılar sanki.

“Atatürk” diye ünleyip,

Mustafa Kemal” diye gürlediler…

Duyan duydu;

Dahası, duymak istemeyenler de duydu...

Duymamak mümkün değildi ki!

Ancak, onlar perde aralıklarındaydı,

Hasetle ve yutkunarak izlediler.

Çünkü böyle bir gençlikleri hiç olmadı.

Üstelik de, her şeye rağmen

Katlanarak çoğaldığı için

Şaşkındılar…

Teşekkürler Kemer Belediyesi.

Sağ olun, var olun.

Çoktandır yaşamadığım bu coşkuyu

Bana yaşattığın için.

Teşekkürler gençler;

Şu 70’lik adamı yaşıtınız yapıp

Ona bu mutluluğu tattırdığınız için.

Ve zaman zaman kapıldığım karamsarlığı,

Yıkıp geçtiğiniz için…

En önemlisi de;

Gözlerinizdeki o Mustafa Kemalleri görüp,

Sevinç gözyaşları döktüm ya;

Ve O’nun emanetine sahip çıktığınızı

Gözlerimle görüp yaşadım ya,

Ölsem de gam yemem gayrı…

29 Ekim 2021-ANTALYA

ATATÜRK VE GENÇLİK

Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın kültürün müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik uygulama mevkiine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir.

Sağlam bir gençlik, Türkiye’nin mayasıdır.

Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum.

Biz her şeyi gençliğe bırakacağız… Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır.

Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik.

Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım, gözüm arkada kalmayacak.

Türk gençliği gayeye, bizim yükselme idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. Biz de bunu görmekle bahtiyar olacağız…

Gençliği kesinlikle ülkü sahibi ve memleketle ilgili olarak yetiştirmek, herkesin, her devlet adamının başta gelen görevidir.

Ey Türk Gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni, sonsuza dek korumak ve savunmaktır. ATATÜRK