Gün 7 Nisan 1978: İÜ Anayasa Kürsüsü Doçenti ve yazar Prof. Dr. Server Tanilli, evine giderken silahlı saldırıya uğradı, felç oldu.
Gün 7 Aralık 1979: Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, İETT durağında öldürüldü.
Gün 11 Nisan 1980: TRT yapımcısı ve yazar Ümit Kaftancıoğlu, Mecidiyeköy'de öldürüldü.
Gün 31 Ocak 1990: ADD Başkanı ve yazar Prof. Dr. Muammer Aksoy Ankara'da evine giderken öldürüldü.
Gün 6 Ekim 1990: İlahiyat fakültesi eski öğretim üyesi ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti Meclis Üyesi Prof. Dr. Bahriye Üçok, evine gönderilen bombalı paketle öldürüldü.
Gün 24 Ocak 1993: Uğur Mumcu, evinin önünde arabasına konulan bombayla öldürüldü.
Gün 30 Aralık 1994: Sinemacı ve yazar Onat Kutlar, The Marmara Oteli'nin pastanesine konulan bombayla yaralandı, 11 Ocak 1995 günü öldü.
Ve gün 21 Ekim 1999: ADD Genel Başkan Yardımcısı, eski kültür bakanı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Ankara'da evinin önünde bombalı saldırıyla öldürüldü.
Bunlar Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarları idi.
Toplumsal aydınlanma için verdikleri kavganın bedelini hayatlarıyla ödediler
***
Ve Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Bülent Utku;
Ve Güray Tekin Öz, Musa Kart, Hakan Karasinir;
Ve Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik, Turhan Günay;
Ve de Akın Atalay...
Bu kişiler Cumhuriyet Gazetesi'nin bugünkü yazarlarıdır, bugünkü yöneticileridir. Şimdi hepsi cezaevindeler. Yaptıkları gazeteciliğin bedelini ödemekteler. 31 Ekim 2016 günü gözaltına alındılar, 5 Kasım 2016 günü tutuklandılar.
Aslında hakkında yakalama kararı bulunan Akın Atalay'ın yurt dışından dönüp arkadaşlarının yanında yer alması gibi, Can Dündar'ın da dönüp arkadaşlarını yanında yer alması gerekirdi.
Çünkü gazeteci olmak böyledir. Gazeteci ahlakı bunu gerektirir.
***
Cumhuriyet gazetesi cumhuriyetle yaşıttır.
Atatürk'ün isteği üzerine, 1924'te yayın hayatına başlamıştır. Bütün kavgası cumhuriyet değerlerini savunmak, toplumsal aydınlanmanın kavgasını vermek olmuştur.
Zaman zaman sarsıntı geçirmiştir. Okuyucusunu bile küstürdüğü olmuştur. 1940'lı yıllarda CHP'ye karşı da muhalefet etmiştir. DP'yi desteklediği dönemler de olmuştur.
Ama toplumsal aydınlanmadan, çağdaş değerlerden, insan haklarından, modern Türkiye'nin inşa edilmesi kavgasından ödün vermemiştir.
Çünkü gazetecilik; güç odaklarının resmi yayın organı olmamaktır, güç odaklarının basın sözcüsü olmamaktır, kalemini ve beynini satmamaktır,
Çünkü gazetecilik; toplumsal muhalefetin sesi olmaktır, halkın konuşan dili olmaktır,
İşte bu nedenlerle yazar olmak zordur, gazeteci olmak daha da zordur.
***
Elbette gazeteciliğin de bir sorumluluğu vardır.
Gazetecilik; toplumsal muhalefeti kışkırtıcılığa dönüştürmemektir, asparagas haberlerle toplumu yanıltmamaktır.
-Ve gazetecilik, farklılıkları düşman haline getiren bir dil kullanmamaktır.
Bugün 5 milyonluk İsveç'te günlük gazete tirajı 4,5 milyondur. 79 milyonluk Türkiye'de ise 3,5 milyondur.
Yayınlanan 43 gazetenin günlük 3,5 milyonluk tirajı içinde, Cumhuriyetin tirajı 50-60 bindir. Ama sesinin gücü sayısal gücünden yüksektir.
-Çünkü Cumhuriyet, cumhuriyetin sesi olmuştur.
-Çünkü Cumhuriyet laikliğin, demokrasinin, adalet ve eşitliğin sesi olmuştur.
Yani özet olarak Cumhuriyet, çağdaşlığın sesi olmuştur.
Acaba bu nedenle susturulmak mı istenmektedir?