Cumhurbaşkanı seçimi ne olacak?
Ağustos 2014 içinde cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. İktidar cephesinde aday ya da adaylar belli. Büyük olasılıkla Recep Tayyip Erdoğan...
Ama Abdullah Gül için de anlaşma olasılığı var gibi.
Muhalefet ise iktidarın göstereceği aday üzerinden tartışmakta... İktidarın aday isimlerinden şu olmasın, bu olsunla uğraşmakta... Aslında bilerek ya da bilmeyerek, olmasını istemedikleri Erdoğan'ın reklamı yapılmakta...
Yani umutlar, AKP'nin cumhurbaşkanlığı için içten parçalanmasına kalmakta...
Peki, muhalefet aday göstermeyecek mi? Muhalefet bu seçimi bilmiyor muydu? Neden şimdiye kadar bir aday çalışması yapılmadı? Neden cumhurbaşkanlığı için bir aday tanıtılmadı?
Galiba en doğru sözü Muharrem İnce söylemiş oldu.
"Eğer bu parti içinden birisini cumhurbaşkanı adayı olarak gösteremiyorsak, hiç kimse kalmadı aramızda demektir."
* * *
Şu meşhur tapelere ne oldu?
12 Eylül Darbesi ile darbe öncesinin Başbakanı Demirel'in önemli bir sözü olmuştu.
"11 Eylül 1980 günü, Sıkıyönetime rağmen ülkenin her yerinde oluk oluk kan akıyordu. Nasıl oldu da 24 saat sonra her tarafta silahlar sustu ve her yer sütliman oldu?" demişti.
29 Mart 2014 akşamına kadar neredeyse her gün bir tape, yani ses kayıtları piyasaya sürüldü. 30 Mart Yerel Seçimine kadar bu ses kayıtları bir ay boyunca bu topluma dinletildi.
Peki, ne oldu da 31 Mart sabahı bu ses kayıtları birden bire sustu?
Öcalan için, o günün Başbakanı Ecevit'in de önemli bir sözü olmuştu.
"Amerika, Apo'yu bize niye teslim etti anlayamadım" demişti.
Güncelleştirirsek; "Bu tapeler bize niye verildi, niye veriliyor" diye kimse kendine bile sormadı. Öyle ki, sormayı bile düşünmedi, düşünemedi.
Peki, nerede şimdi bu tapeler? 30 Mart'tan sonra ne oldu da, birden bire ortalıkta tape mape kalmadı?
* * *
Ve "Dar Bölge Seçim Sistemi"
İktidar seçim sistemini değiştireceğini söyledi ve "Dar Bölge Sistemi"ni gündemine aldı. Yani gündemi, yine iktidar belirlemiş oldu.
Dar Bölge Sistemi bugün İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da, İtalya'da, ABD'de uygulanmaktadır. Sakıncalı mıdır, değil midir? Bilmiyoruz.
İktidar, neden böyle bir sisteme ihtiyaç duydu? Bilmiyoruz.
Bu sistem bizim toplumsal yapımıza uygun mudur, siyasal seçebilme kültürümüze uygun mudur? Bilmiyoruz. Mecliste, temsil gücünü yükseltecek midir? Bilmiyoruz.
Bu sistem topluma anlatılmalıdır. Ancak siyasal reflekslerle değil, getirisi ve götürüsü, bu toplumun siyasal bilincine, sosyolojik yapısına uygun olup olmadığı anlatılmalıdır.
Uğur Mumcu'nun asla unutulmayacak bir sözü vardır.
"Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar" sözü ile kendini aydın sanan aydınımsılara bir gönderme yapmıştı.
Yani biz de aydınımsılardan olmayalım.
* * *
Çorum'da 1 Mayıs...
Neden iki ayrı yerde kutlanmak isteniyor? Buna neden ihtiyaç duyuldu?
Peki, nedir 1 Mayıs?
İşçi hareketinin ağır bir bedel ödeyerek kazandığı "Emek ve Dayanışma Günü"dür.
Yani işçinin, emekçinin bayramı... Yani işçinin, emekçinin birlik ve dayanışma günü.
Peki, siyasi partilerin görevi nedir 1 Mayıs'ta?
İşçi ve emekçi sendikalarının önderliğinde yapılacak kutlamada bu dayanışmaya, bu birlikteliğe yardımcı olmak, birlik ve dayanışmayı güçlendirmektir.
Çünkü işçinin, emekçinin Türk, Kürt, Çerkez, Laz ayrımı olmaz.
Çünkü işçinin, emekçinin Alevi, Sünni ayrımı olmaz.
Tüm bunlarda ortak payda emekçi olmaktır.
İşte siyasi partilerin 1 Mayıs'taki işlevi, bu yapıyı birleştiren ve de bu birliği güçlendiren bir katkı sağlamaktır.
Ancak her nasılsa Çorum'da bunun tersi olmaktadır ya da olacak gibidir. Ama olmamalıdır.
Özellikle de CHP'ye düşen görev, ayrışmayı değil birleşmeyi sağlamaktır. Sendikaların önderliğindeki kutlamada birlikteliğin sağlanmasına yardımcı olmaktır.
Çünkü bu toplumun emekçilerinin, özellikle birlikteliğe ihtiyacı vardır.