“Hitit Uygarlığının Başkenti” Çorum, zengin tarih hazineleriyle adeta açık bir müze gibi.

Hattuşa, Alacahöyük, Şapinuva ve Yörüklü’de olmak üzere 4 ayrı Hitit kazısı devam ediyor.

İnsanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşması Kadeş’le, Çorum, çok daha büyük bir anlam kazanıyor.

Ne var ki, kültür turizmi adına, gerçekte hak ettiği payı hiçbir dönemde alamadı. Hem yerli, hem de yabancı turistlerin yoğun olarak tercih ettikleri bir yer olmayı başaramadı.

Yabancılar, Hitit kalıntılarının değerini daha iyi bildiler, ama tarih bilincinden uzak nice insanımız, bu hazinelere “dört tane taş” diye baktı.

Arkasındaki binlerce yıllık geçmişi ve döneminin en önemli uygarlıklarından biri olduğu gerçeğini görebilenler, ne yazık ki çok azınlıkta kaldı.

*

Hitit kalıntılarına, başta Almanlar olmak üzere Avrupalılar, bir de Japonlar ilgi gösteriyorlardı.

Son dönemde Avrupa ile ilişkiler sıkıntıya girince, Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi azalmalar oldu. Çorum bu olumsuz gelişmeden, daha da fazlasıyla nasibini aldı.

Üstelik, Almanlarla aramızda artan gerilim nedeniyle, kayıplar daha da süreceğe benziyor.

*

Bu yılın başlarında gazetemize de yansıdığı üzere, Çorum’a turist girişi yıldan yıla azalıyor. Örneğin 2012 yılında müze ve örenyerlerini 42.538 yabancı turist ziyaret etmişken, bu rakam 2016’da 2.133 gibi çok düşük bir seviyeye inmiş.

Yerli ve yabancı turist toplamı ise 146 binden 93 bine kadar gerilemiş.

*

Aslında turist sayısındaki azalmayı, istatistikleri de beklemeden çıplak gözle tespit etmek mümkün.

Hele de Hattuşa’daki turistik işletmelerin sahiplerini dinlerseniz, fecaati daha açık biçimde anlayabilirsiniz.

Hitit uygarlığının başkentinde turizm “yerlerde sürünüyor”!

*

Kültür turizmine ilgi duyan Avrupalılar gelmiyorsa, yeniden Türkiye’ye gelmeye başlayan Ruslar’ın tercihi de “deniz-güneş-kum” ise, Çorum’un iç turizmin yanısıra, Uzakdoğu’ya yönelmesi kaçınılmaz bir zorunluluk gibi görünüyor. Zira, Karadeniz’e akın etmeye başlayan Arap turistler için Çorum’un sunabildikleri fazlaca bir anlam ifade etmiyor.

İnanç turizmi adına da, öyle zengin kentlerimiz var ki, Çorum’un sıralamaya girmesi kolay değil.

*

19 Temmuz 2017 günlü ÇORUM HABER’in manşeti, “Çin’le iletişim sağlanırsa Çorum büyük atak yapar” şeklindeydi.

Türkiye-Çin İşadamları Derneği Genel Başkanı, hemşehrimiz Kemal Koçak, 1.5 milyar nüfuslu Çin’de 220 milyon “varlıklı” Çinli’nin yurt dışına çıktığını, bunların da çoğunlukla tarih ve kültür turizmini tercih ettiklerini anlatıyordu.

Koçak, Çorum’da TÜÇİAD’ın Temsilciliği’ni oluşturabildikleri takdirde, Çin’le Çorum arasında yapıcı bir diyaloğun kurulabileceğini de savunuyordu.

*

Japonya, Güney Kore ve Çin başta olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri, yalnızca turizm açısından değil, ticari açıdan da Çorum’a yeni ufuklar açabilir.

Bu şans denenmeye değmez mi?

Yoksa, bu kadar zengin tarih hazinelerine sahip olup da değerlendirememek, en hafif deyimle “beceriksizlik” olarak tanımlanmayı hak eder.

Gerçekten, yazık, günah!...