Hemen her ay bir dostum kitabını imzalayıp bana hediye ediyor.  Bu kitaplar Çorumlu yazarların kitapları.

 

Çorum ÇEKVA’da her ayın ilk cumartesi günleri yapılan Sanat Dostları Toplantılarının eseri bu kitaplar. Ben de dâhil birçok arkadaşım orada yapılan toplantılarda yazı yazma hatta kitap yazma cesaretine eriştiler.

 

        İşin kahramanları rahmetlik Sayın Abdullah Ercan, Sayın Abdulkadir Ozulu, Sayın Ahmet Güngör ve toplantıları çoğu zaman bizzat idare eden ve hep yazmayı, konuşulanın unutulacağını, yazının kalıcı olduğunu söyleyen öğretmen Sayın Şahin Ertürk’tür.

 

        Yine bu sanat dostları toplantılarından tanıdığımız öğretmen emeklisi Sayın Salim Demir’in “Yağmur” isimli hikâye kitabı 24.09.2012 tarihinde bana ulaştı. Salim Bey’in daha önce çıkan, “Ötesi de Var”  isimli bir de şiir kitabı var.

 

        Salim Bey’in kitabı 226 sayfadan oluşuyor. İçinde 8 tane hikâye var.

 

Kitapla ilgili övgülerimizi yapmadan önce eleştirilerimizi yapalım : (İkinci baskıyı yapacağına inanıyorum.) İkinci baskıda bu küçük eksikler giderilsin.

 

        a-) İçindekiler diye bir sayfa olmalıydı.

 

        b-) Başkan hikâyesinde (Sayfa 41) şehir planında bir bisiklet yolu bulunmalıydı.

 

 

        (Bu bisiklet yolu meselesi aslında bütün şehirlerimizin ortak derdi ama neden hiçbir belediye başkanı buna sıcak bakmıyor anlayamıyorum?)

 

        Kitap albenisiyle ve ön ve arka kapak tasarımıyla fevkalade. Kitabın arka kapağında Salim Bey’in “HER İNSAN BAŞLI BAŞINA BİR DÜNYADIR” diyerek başladığı bir yazısı var..

 

        Kitaptaki İlk hikâye, “Yağmur” okuma sevdalısı bir imamı anlatıyor. İmam, her gün iki gazete alıyor. Birisi dini birisi de aşırı solcu bir gazete. Gazetesini aldığı büfe içki de satıyor. İşler zıt, fikirler zıt. Bir sabah gazetesini alırken yağmur bastırıyor,  büfeci, merak ettiği bu imamı içeri çağırıyor. İzzet ikram derken ahbaplık başlıyor ve sonrasında hemen her gün büfede sohbetler. Cami cemaati tedirgin, imamın içki içtiğini söylemeye varan konuşmalar. Tabii böyle bir şey yok. İmam efendi elhamı bile bilmeyen bu genç büfeciyi namaza başlatıyor. Büfedeki içki şişelerinin yerini dini, milli kitaplar alıyor.  Sabır, sabrın sonu selamettir sözünün en güzel örneği.

 

Kitaptaki dikkatimi çeken güzel cümleler: Sayfa 11 – Ağaçlar ve çiçekler banyodan çıkmış gelin misali.

 

        Sayfa 183-184  - Söyleme sırrını dostuna o da söyler dostuna

 

        Sayfa 225 - Dershanelerde yarışa sokulan atlar misali ve psikolojisi bozulan yüz binlerce çocuk.

 

En hoşuma giden hikâye, sayfa (185- e 202) “Hasip’in Nasibi”

 

        Bu hikâye çok düşündürücü ve etkileyici: Almanya’ya giden bir genç para pul sahibi oluyor, Türkiye’ye tatile geliyor daha önce Almanya’dayken 1.500 markı bir fakire vermeyi aht ediyor.

 

Yolda giderken iyice yorulmuştur. Arabanın camından çift süren bir ihtiyarı görür. İhtiyarın çifte koştuğu öküz ihtiyar ve zayıf, diğer tarafta da ondan daha kötü durumda bir eşek.

Adamı buldum, deyip, ihtiyara yaklaşır ve parayı vermek ister. İhtiyar, ben de fakirim de asıl fakir 1 km ilerdeki kahvede bulacağın, eski elbise içinde, kravatlı ihtiyar birisi, bu parayı sen ona ver der.

 

Kahveye varınca, tek varlığı bir ineği satmak mecburiyetinde olduğunu öğrendiği adama parayı vermek ister ama adam, almam der

 

Öyleyse bu ineği bana sat, der ve eve giderler. Evdeki kadının ve nasipsizin tutumundan çok etkilenir. Parayı bir türlü kabul ettiremezler. Evin hanımı ineğine yavrusu gibi bağlıdır satmak istemez. O parayı vermekte kararlı. Böyle bir gönül zenginliği ve vermenin, verebilmenin mutluluğunu anlatan bir hikâye.

 

        Ben kitabı çok beğendim ve okumanızı tavsiye ediyorum. Okuyunca, sizler de güzel olduğu konusunda bana hak vereceksiniz. Kitap fiyatı 5.00 TL. Bu kıymetli eseri sahaf Mustafa’dan alabilirsiniz.

 

                ÖTESİ DE VAR

 

        Şu yalan dünyaya sığmayan gönül,

        Gideceğin son yer, dardır bilesin.

        Her şey bu âlemde bitecek sanma,

        Bunun bir de ötesi, vardır bilesin.

 

        Hevadır hevestir, koşup yorulma,

        Nasihat edene, kızma darılma,

        Her güzele benim diye sarılma,

        Âdem’i azdıran, yardır bilesin.

 

        Nefsin arzusundan, uzak dur sakın,

        İlim peşinde koş, tevazu takın,

        Yaradan bizlere, bizden de yakın,

        Hakkı görmeyen, kördür bilesin.

 

        Doğruluk, adalet, hak olsun sözün,

        Hakk’tan ayrılmasın, kelamın özün,

        Şerefli yaşa ki, pak olsun yüzün,

        Şerefsiz yaşamak, ardır bilesin.

 

        Salim gidenlerden, ibret al yaşa,

        Kalp kırma gönül yap, gitmesin boşa,

        Bahar ömrün bir gün,dönecek kışa,

        Kışlar baharlardan, zordur bilesin.       Salim Demir

 

        Saygı ve sevgilerimle.