Bağ bozumuna gitmeden önce “şınavat” dediğimiz, kalın tahtadan yapılmış özel olukların içine su doldurulur, şınavat ıslanmaya bırakılırdı. Şınavat bir yıl boyunca kullanılmadığından kurumuş, birleşim yerlerinden açılmış olabilirdi. Çünkü şınavat yapımında çivi kullanılmaz, bazı yerlerinde ağaç çiviler kullanılır; çoğunlukla “oyma ve geçme” tarzı ile yapılırdı. Su doldurmakla tahta şişer, açılmış olabilecek yerlerin kapanması sağlanırdı. Sonra kağnı üzerine sağlam olarak oturtulurdu.
 
Şınavat (Üzüm Çiğneme Oluğu)
 
Kağnıların mazıları iyi gıcırdasın diye yağlı katık sürülür; kağnıyı çeken mandalara takılmak üzere tazı ve mavi boncuklu, aynalı, muskalı ‘koşum takımları’ hazırlanır, şıngırdaklı yularlar, özel örmeli renkli “zelve” bağları hazırlanırdı.
 
Anadolu’da Kullanılan Kağnı.
 
Aynı hazırlıklar genç kız ve erkeklerde de vardı. Bağ bozumu günü delikanlılar nakışlı, dizlikli yün çoraplarını giyerler; makinede yakalarına zik-zak yapılmış “çitari”, sedef düğmeli “işlik” dedikleri gömleklerini giymeyi ihmal etmezlerdi. Genç kızlar rengarenk fistanlarını giyer, başlarına oyalı ve pullu ‘’yazma’larını örterlerdi.
Bağı olmayan, özellikle akraba ve yakın komşular, bağı olanlar tarafından bağ bozumuna davet edilir, böylece köyerde imece oluşturulurdu.
Önceden büyük, kalaylı bakır leğen tandır üzerine oturtulur, tandır, küreye dönüştürülürdü. ‘Banma’ denen büyük kalaylı bakır kazanlar, üç ayaklı ‘sacayağı’ üzerine konarak hazırlanırdı.
Kürede ve ocakta yakılacak kalın ve kuru odunlar küre kenarına istif edilir, böylece küre bir gün öncesinden hazır hale getirilirdi.
Bağ bozmu günü sabahın erkeninde, özellikle çocuklar şınavatın içindeki büyük sepetlerin (ha) arasına oturtulur,  şen şakrak bağlara gidilir; kağnılar bağın en yakınındaki yola bırakılır; mandalar çözülür gölgeliğe bağlanır, kağnıların oku yukarıya kaldırılarak çifte ‘dayak’la dayaklanırdı.
 
Oku yukarıya kaldırılarak ‘dayaklanmış’ kağnı.
(SÜRECEK)