Atışmada da en az iki ozan, belli kurallar içinde ustalıklarını sergilemeye çalışır. Atışmalar da, çoğunlukla bir dinleyici topluluğu önünde yapılır. Bir tür yarışma sayılsa bile, karşıdakini yenme, mat etme söz konusu değildir. Atışmada amaç genellikle dinleyicileri eğlendirmektir. Atışmaya katılan ozan, izleyenlerin hoşuna gidecek gülünç sözler kullanır. Alaycı bir anlatımı vardır. İlginç benzetmeler yaparak karşısındaki ozanının kusurlarını sayıp döker. Onu kızdırmaya, topluluk önünde küçük düşürmeye çalışır.

Deyişme ise, iki ya da daha çok ozanın herhangi bir konuda manzum olarak söyleşmeleridir. Deyişmede, ne yenme yenilme ne de rakibe takılma, laf atma vardır. Deyişmede, verilen bir ayakla ya da ozanlardan birinin açacağı ayakla; duygu, düşünce, inanç, tavır gibi pek çok özelliğin ortaya konulması söz konusudur.

Özetleyecek olursak; karşılaşmada yenme, atışmada eğlendirme, deyişmede ise söyleşi esastır.” der.

Çorum yöresinde atışma yapan ozanlardan ilk akla gelenlerin Kadir Uslu (Kadri), Müslüm Koygun (Cefai), Kemal Özgür (Zorani) ve Rifat Kurtoğlu (Kurtoğlu) olduğunu yazar.

Taşlamalar:

İbrahim Gösterir, taşlamanın yergiyle anlam ilişkisi olmakla birlikte, ondan ayrılan yönleri olduğunu söylüyor. Ona göre, “Yerginin dili taşlamaya göre daha serttir. Bu dil, yer yer küfre kadar varabilir. Yergide insan kişiliğine saldıran, kinci bir tutum vardır. Toplumsal, siyasal yaşamdaki çarpıklıkları, bozuklukları gün yüzüne çıkarmak geri plandadır.

Taşlamada ise, daha çok alaycı bir dil egemendir. Küfür etmek ya da ilenmek yerine iğnelemek, alay etmek, kişinin ya da olayın gülünç yanlarını öne çıkarmak yeğlenir. Kişiliğe dokunmaktan kaçınılır. Çünkü amaç, bozuklukları su yüzüne çıkarmak, bunların düzeltilmesini sağlamaktır. Bunun için nesnel bir tutumla gerçekleri göz önüne sermek gerekir.”

Gösterir’in, kitabına taşlama örneklerini aldığı ozanlar şunlardır:

Fadime (Mırık), Âşık Haydar Bektaş, Kemal Özgür, Muharrem Keltepe, Hüseyin Çırakman, Hüseyin Kalafat, Can Yoksul, Seydi Bektaş, Mehmet Çan, İbrahim Gösterir, Muslüm Koygun, Haydar Kılıç, Aslan Karabacak, Yadigar Hayta.

Manilerde gülmeceye iki kaynana gelin manisiyle örnek verelim:

Kaynanayı nitmeli

Kaynar kazana itmeli

Yandım gelin dedikçe

Altına odun atmalı

Eli saçaklı gelin

İpten kuşaklı gelin

Dün geldin adam oldun

Leylek bacaklı gelin

Kitap, sözlük ve kaynakçayla sonlanır.

İbrahim Gösterir’in dediği gibi, Çorum’un gülmeceleri bu kadar değildir elbet. O, uzun erimli, kapsamlı güzel bir başlangıç yapmıştır.

Diğer çalışmalarında olduğu gibi, Çorum halk kültüründe bugüne değin yapılamayanları tek başına başarmıştır. Bu alanda çalışacak olanlara da halk biliminin çetin doğasında güzel bir çığır açmıştır.

Yazımızı bir şiirle noktalayalım:

Yaşamın çileleri bizlere verir acı;

Gülmecedir stresin tek umarı, ilacı.

Kitapta her gülmece birbirinden güzeldir;

Her gülüş bir porsiyon pirzolaya bedeldir.

Sizler gülmecelerle, elbet güleceksiniz.

Derdi, kederi, gamı kökten sileceksiniz.

Gülmece yapıtının içinde biz de varız.

Sevgili İbrahim’i yürekten alkışlarız.

Kendisini, tüm çalışmaları için içtenlikle kutlarken; sağlık, esenlik ve mutluluk içinde başarı dolu nice yıllar dileriz…

03.04.2021