Bir yöre halkıyla dalga geçmek ve alay etmek için anlatılan fıkraların yaratıcılarının alay et-tiklerinden aşağı kalmadıklarını; Çorumlunun da yarattığı gülmeceye kendisini konu edip, kendisiyle alay etme yürekliliğini gösterdiğini aktarıp, sürdürür bilgilendirmeyi:

“Kimi fıkralarda, şiirlerde Çorum’un kırsal kesim insanlarının yaşam koşullarını, yaşam felsefesini buluruz. Kimilerinde yoksulluğun, eğitimsizliğin yol açtığı olayların gülümseten yanını görürüz. Köyündeki doğal, çekincesiz konuşma biçimini devlet dairelerine, mahkeme salonlarına taşıyan Anadolu köylüsünün, kadınının ağlanacak haline güleriz.

Kimi fıkralarda, şark kurnazlığından kaynaklanan söz oyunlarının, kimilerinde Anadolu köylüsüne özgü bir hazırcevaplığın en güzel örneklerini görürüz. Parlak zekânın gülmeceyle ilişkisi en çok bu tür fıkralarda çıkar karşımıza.”

Kitap, üç bölümden oluşmaktadır.

Birinci Bölüm, kitapta en çok yer kaplayan bölümdür. 19. sayfadan başlayıp 242. sayfanın bitimine kadar süren 223 sayfalık bu bölümde 285 tane fıkra, fıkramsı anlatı ve gülmece özelliği taşıyan şaka yer alır.

285 fıkralık bu bölümden örnek olarak, 54. fıkrayı almak isterim. Fıkra, Gürani Doğan’ın bir yapıtından derlenmiş;

“Bir Yerinize Değmesin

Sungurlu’nun Kamışlı köyü Aşağı Mahalle, Yukarı Mahalle diye iki mahalleden oluşuyordu.

Bir gün, iki mahalle arasında kavga çıktı. Herkes birbirine taş atıyordu.

Köyün delisi Çamo da Musa Kâhya’nın oradan aşağı mahalleye doğru taş atıyor, bir yandan da bağırıyordu.

- Aşağı mahalleliler taş atıyorum, kaçın bir yerinize değmesin.”

İkinci Bölüm, 243. sayfadan 254. sayfaya değin toplam 12 sayfadır. Bu bölümde; atasözlerinde, deyimlerde, kargışlarda, tekerlemelerde, sayışmacalarda, yanıltmaçlarda, özdeyişlerde ve bilmecelerde gülmeceler konusu aktarılmış.

Birer örnek de bunlardan verelim:

Atasözünde gülmece:

“Alan razı, veren razı; arada gezen çullu tazı!”

Deyimlerde gülmece:

“Analar taş yesin, yarımşardan beş yesin.”

Kargışlarda gülmece:

Ekmek tavşan olsun sen tazı, koş koş tutama.”

Tekerlemelerde-Sayışmacalarda gülmece:

“Analık, kara yamalık; çorba pişirir bozbulanık, ekmek verir ardı yanık, kaşık verir yanı kırık.”

Özdeyişlerde gülmece:

“Tane büyür başak olur, sıpa büyür eşek olur; kafa kafa değil ise oğlan büyür uşak olur (Ali Fakı).

Güldüren Bilmece:

“Arabadan atladı, pantulu patladı” (Karpuz).

Kitabın üçüncü ve son bölümünde ise, Çorum yöresi ozanlık geleneğinde gülmece örnekleri yer alıyor. 255. sayfa ile 310. sayfa arasında toplam 55 sayfalık bu bölüm de yalanlamalara, atışmalara, taşlamalara ve manilerde gülmecelere yer verilir.

Buradaki gülmece konularına da kısaca değinelim.

Yalanlamalar:

Yalanlama, “En inanılmaz yalanları bulup şiir diliyle söyleme temeline dayanır. Başka bir deyişle pireyi deve yapma işidir.” biçiminde tanımlanıyor.

Yalanlamaların; kişilere, topluma, siyasal düzene karşı taşlama niteliği taşıdığı belirtilir.

Çorum yöresinde bu alanda taşlama şiiri yazanlar Kemal Özgür (Zorani) ve İbrahim Gösterir (Ozani)’dir. Kemal Özgür’ün “Sinek”, “Boynuz” taşlamalarıyla İbrahim Gösterir’in “Pire” ve “Martaval Destanı” bu türün en güzel örnekleridir.

Atışmalar:

İbrahim Gösterir, atışma konusunda;

“Halk yazınında ozanların karşılıklı olarak şiir söylemesine karşılaşma, atışma ya da deyişme denir. Ancak bu kavramlar arasında küçük anlam ayrılıkları vardır.

Karşılaşmada ozanlar, soru-yanıt yöntemiyle, dar ayakla ya da çift uyaklı ayakla birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışırlar. Böylelikle, bir bakıma karşılarındaki ozanları sınava çekerler. Karşılaşma denildiğinde, ozanların değişik yöntemlere başvurarak rakiplerine üstün gelme gayreti akla gelir.

(SÜRECEK)