Bir eğitimci olarak, bugünkü yazımı geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza ayırdım. Bir atasözünde “Çocuklarınıza büyük insanlar gibi davranın ama onlardan büyük insan davranışları beklemeyin.” denir.
Ne kadar güzel, ne kadar anlamlı.
Çocuklarımız bizlerle büyür, bizlerle gelişir. Her çocuk anne ve babasını örnek alır. Onlara örnek insanlar gibi davranın, onlara önem verin, onların da örnek insanlar gibi yetişmesine yardımcı olun.
Prof.Dr. Atalay Yörükoğlu’nun kaleminden çocuklarımız bizlere şöyle diyor:
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim.
Sürekli bir büyüme ve değişim içindeyim, sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.
Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde her işimde koruyup, kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım. Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin, ama siz beni şımartmayın.
Hep çocuk kalmak isterim sonra, her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum.
Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kuralları ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır.
Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Öğütlerinizden çok davranışlarından etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz, bunları çabuk unuturum.
Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup, çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam.
Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.
"Ben senin yaşında iken." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın.
Beni, korkutup sindirmek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın.
Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim. Beni yeteneklerimin üstünde ki işlere zorlamayın.
Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin.
Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün.
Beni başkalarıyla karşılaştırmayın, umutsuzluğa kapılırım. Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler Çocuğunuz...
Çocukların nasihatten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır. (Joseph Joubert)
Cehaletle çoğaldık, sefaletle yaşadık,
Seyre daldık âlemi biç bir şey anlamadık,
Kader, kısmet diye diye hayatı ıskaladık,
Ecel kapıyı çalınca “Eyvah” dedik ağladık…(Mehmet Özata)
Çorum Haber, Çorum’un dünyaca ünlü tiyatro yazarı sevgili dostum Tuncer Cücenoğlu’nun “MATRUŞKA” adlı oyununun Adana Hacı Ömer Sabancı Sahnesinde 4 yıldır oynandığını yazıyor. Tuncer Cücenoğlu kardeşimi kutluyorum.
“Matruşka” adlı oyun Çorum Devlet Tiyatrosu salonunda 13 Şubat Cuma günü saat 20,00’de, 14 Şubat Cumartesi günü de 14,00 ve 20,00 saatlerinde sahnelenecekmiş. Üç ile beş lira olan biletler Devlet Tiyatrosu gişelerinde satılıyormuş. 11 Şubat 2014