Yüce dinimiz İslâm, çocuk terbiyesine ve çocuk haklarına büyük önem verir. Anne ve babaları, çocuklarını iyi bir insan olarak yetiştirmek üzere sorumlu tutar. Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de buna işaret edilerek şöyle buyrulur: "Ey iman edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu ateşten koruyunuz" (1)
Evet, neslimizin devamı, yarınlarımızın umudu olan çocuklar, Yüce Allah'ın bizlere lütfettiği birer emanettir. Onları sevmek, korumak, kollamak ve iyi yetiştirmek hem insanlık borcumuz, hem de dinimiz açısından kutsal vazifemizdir.
Terbiyecilere göre çocuk, karakterinin özünü ilk önce aile ocağından almaktadır. Aile, çocuk için bir çok şeyin öğretildiği ilk temel okuldur. Orada, çocuğa yapılan telkinler, bir süre sonra onda davranışlar, düşünceler ve alışkanlıklar şeklinde tezahür etmektedir. Bu bakımdan çocuğun aile içi eğitiminde çok dikkatli davranmak gerekir.
Bu hususta Sevgili Peygamberimiz pek hassas davranmış ve şöyle buyurmuşlardır:
"Çocuklarınıza hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin" (2). "Hiç bir baba, çocuğa, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz" (3).
Gerçekten de çocuk eğitiminde belirli bir yaşa kadar en büyük rol anne ve babalara düşer. Özellikle anneler, çocuklarıyla daha fazla meşgul olduklarından, etkisi daha çok olmaktadır. Nitekim, bir terbiyeci, "İyi bir anne yüz öğretmene bedeldir"(4) demiştir. Öyle ise anneler, tutum ve davranışlarıyla çocuklarına karşı çok dikkatli olmalıdır. Çünkü çocuğun her gün karşısında en çok gördüğü model annesidir. Çocuk, zaman içerisinde en çok anne tavrını, giyimini, huyunu, alışkanlıklarını taklit etmeye başlar. Bu bakımdan "aman sen de, o çocuktur, ne anlar" denmemelidir.
Bunun gibi babalar da, çocukları yanında tutum ve davranışlarına, söz ve fiillerine çok dikkat göstermelidir.
Eğer baba, çocuklarına karşı verdiği sözde, sevgide, şefkatte ve adalette ölçüyü kaçırırsa, çocuğun itimadını sarsar. Hele bir de baba alkolik, kumarbaz, huysuz bir kimse ise, üstelik karısına ve çocuklarına karşı da sert davranıyorsa, büyük bir hata işliyor demektir. Böyle bir aile ortamında yetişen çocuk, büyüdükçe babasından soğur. Ona karşı olan sevgi ve saygısını kaybeder.
Anne ve babalar, çocuklarının sağlıklı, istikrarlı ve sağlam bir şahsiyete sahip olmasını arzu ediyorlarsa, onlara karşı şefkatli, tutum ve davranışlarında uyumlu, kararlı, sevgi ve saygı beraberliği içinde bulunmalıdırlar.
Önemli bir husus da şudur: Anne ve babalar, çocuklarını yetiştirirken onları, sadece bir yönleri ile değil, her yönleri ile ele almalıdır. Çocuklarının fiziki gelişmeleri yanında ruhi ve manevi yönlerini de ihmal etmemelidir. Çocuklarına yaş seviyelerine göre doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü, sevgiyi, Allah'a inanmayı, Peygamberi sevmeyi, ibadetin önemini, vatan ve millet kavramlarını, yurt sevgisini, bayrağa saygıyı, tatlı bir biçimde aşılamaya çalışmalıdır.
Ayrıca anne ve babalar, çocuklarına arkadaş seçiminde, onlarla olan ilişkilerinde yine yardımcı olmalıdır. Ancak çocuğun kötü arkadaş seçmemesi arkadaş çevresinden zararlı alışkanlıklar kazanmaması için takipten ve uyarmaktan da uzak kalmamalıdır.
Çocuk bu, adı üzerinde... Zaman zaman hata ve yanlışlık yapacaktır. Bilinci ve kişiliği, hatayı, yanlışı göre göre gelişecektir. Tecrübe kazana kazana büyüyecektir. Hata ve yanlış davranış için çocuğa ceza verilebilir. Ancak her hatası için her yanlışı için, çocuk kıyasıya dövülmez. Dayak pek çok çocuk üzerinde menfi tesir yapar. Çocuğu yalana ve sahtekârlığa yöneltir. Oysa ikaz ve ihtarlar onu, yalana ve hataya değil, hatayı yapmamaya yönlendirmelidir.
Çocuk eğitiminde aşırı baskı gibi, aşırı serbest bırakma da çok tehlikelidir. Bu husus da gözden uzak tutulmamalıdır. Zira, gönlünün istediğini, dilediğince yapmasına fırsat verilerek yetiştirilen çocuklardan çoğunun, ilerde başarısızlığa uğradıkları, sonlarının hüsranla noktalandığı görülmüştür.
Oysa İslâm'ın terbiye felsefesi, çocuğu ne azdırmak, ne de bezdirmektir. İslâm'da istenilen, çocuğun kendisine, ailesine, milletine, din ve devletine karşı hayırlı evlat olarak yetişmesini sağlamaktır.
Buna göre, çocuklarımızın sağlıklı, kültürlü ve yüksek moralli iyi birer insan olarak yetişmeleri hususunda çok dikkatli davranmalıyız. Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa onu yapmalıyız.
İnanıyoruz ki çocuk eğitimi için yapılan yatırımlar, neslimizin ve geleceğimizin teminatı bakımından en hayırlı olanlardır. Unutmayalım ki bugün cezaevlerini, ıslah evlerini, hatta ruh sağlığı polikliniklerini dolduran binlerce insanın, suçluluklarının temelinde ana-babalarının, çevrelerinin, kısaca içinde bulundukları toplumun hataları yoktur denilemez. Öyle ise, yazımızı atalarımızın söylediği şu güzel sözü hatırlatarak bağlayalım:
"Ne ekerseniz, onu biçersiniz."
(1) Tahrim Suresi, Ayetti
(2) Seçme Hadisler, Sayfa 164, 3. Baskı
(3) Seçme Hadisler, Sayfa 164,3. baskı
(4) Karakter, SamuelSmiles. Çeviri Mustafa ERTEM, s.30