Bir kısım insanlarımız hiç umursamadan yaşıyorlar, ama bilimsel çevreleri ve duyarlı insanları ürperten bir gerçek, bir büyük tehlike var: Küresel ısınma.

Küresel ısınma, kabaca, “atmosfere salınan gazların neden olduğu sera etkisi sonucunda, dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artış” olarak tanımlanıyor.

İklimbilimciler, bu gidişin sonunda dünya dengelerinin değişeceğini ve yerkürenin giderek yaşanmaz hale geleceğini kaygıyla ifade ederlerken, özellikle sanayileşmiş ülkeler, atmosfere zararlı gaz salınımını kısıtlamaya yanaşmıyorlar.

Sanayi üretimlerini bir ölçüde yavaşlatmak veya maliyet artışına katlanmak yerine, dünyayı mahvetmeye devam ediyorlar.

*

Kutuplarda buzulların erimekte olduğuna ilişkin haberlerle sık sık karşılaşıyoruz.

Daha geçen ay, dünya çapında önemli bir bilimsel dergi, buzulların, bilim insanlarının düşündüklerinden daha hızlı eridiğini yazdı.

Buzulların erimesi, buz tabakaları içine hapsolmuş milyonlarca ton metan gazını açığa çıkarıyor.

Bazı tahminlere göre, buzulların 2030 yılına kadar tamamen eriyeceği söyleniyor ki, ekosistem bundan feci şekilde etkilenecek.

Ve sıkı durun, denizlerin seviyesi tam 15 metre yükselecek. Sahil kentleri tamamen sular altında kalacak.

Korkunç bir şey bu!

*

23 Mayıs 2019 Perşembe günü Cumhuriyet’te Sibel Bahçetepe’nin haberi, bir kez daha kaygılarımızı yüzeye çıkardı, tüylerimizi ürpertti.

“Çocukların geleceği karanlık” başlığı altında, “İklim değişikliği en çok onları etkileyecek” ifadesi kullanılmış.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nün düzenlediği sempozyumda “İklim ve Çocuk” başlıklı bir konuşma yapan Prof.Dr. Elif Dağlı, iklim değişikliğinden en çok çocukların etkileneceğini belirterek, “Gezegenin kaynakları tükeniyor. Her yıl 1 trilyon dolar değerinde yiyecek çöpe atılıyor. Böyle giderse tohum ve tahıl kalmayacak, su kaynakları tükenecek. Kirliliğe bağlı hastalıklar artacak. Tarım yapılamaması nedeniyle çocuklarda beslenme bozukluğu, gelişme ve öğrenme geriliği görülecek” demiş.

*

Sanayi devriminden bu yana ısının 1 derece arttığı, toprak kütlesinin yüzde 50’sinin değişime uğradığı, nehirlerin 3’te 2’sinin seviyesinin ve akışının farklılaştığı, ormansızlaşma ve şehirleşme ile doğal hayatın değiştiği tespiti yapılırken, acil önlem alınmazsa, önümüzdeki 20 yılda sıcaklığın 1.5 ilâ 2.5 derece yükselmesiyle bitki türlerinin yüzde 20-30’unun kaybolacağı, canlı türlerinin de hızla yok olmaya başlayacağı vurgulanıyor.

*

Bu ulusun geleceği olan gözbebeğimiz çocuklarımızı nasıl bir dünya bekliyor?

Çocuklara şefkatle yaklaşan, doğayı ve hayvanları korumak için çırpınan, rant uğruna doğanın tahribine ve vahşi sanayileşmeye karşı duran çevrecileri, bu gerçeklerin ışığında biraz olsun anlayabilir miyiz acaba?