“Halk içinde başka bir muteber nesne
yok devlet gibi.
Olmaya
devlet, cihanda bir nefes bir sıhhat gibi.”
Kanuni Sultan Süleyman
Elli
yıldan daha fazla bir süredir geçimini ceviz kabuğu kırarak sağlıyordu. İnsan
beynine benzeyen tek meyve cevizdir.
Besleyici değeri tartışılmaz.
Anadolu’nun birçok yöresinde yetişir. Sadece insanlar tarafından
tüketilen bir yiyecek değildir.
Özellikle kargaların asla vazgeçmeyeceği bir besindir. Cevizler
olgunlaşmaya başladığı günlerde kargaların akınına uğrar. Kargalar, kuş beyinli
olmadıklarından hangi cevizin içi dolu bir bakışta anlar. Ağacın dalından
kopardıkları cevizin kabuğunu kırmak için ilginç bir yöntem geliştirmişlerdir: Gagasına
aldıkları cevizi yüksekten sert bir zemine bırakırlar. Bir ağacın dalları
arasına gizlenip çevreye göz atarlar. Tehlike yoksa cevizi düştüğü yerden alıp
uçmaya başlarlar. Aynı işlemi bıkıp
usanmadan ceviz kırılıncaya kadar yinelerler. Bir terslik olmazsa defalarca
yere düşen ceviz, bir miktar çatlar. Sonunda kargalar, için güzel bir ziyafet
başlar. Bazı uyanık kargalar, sabırsızdır, bu kadar zahmeti çekmek istemez.
Araçların geçtiği bir yola ceviz bırakır. Kendisi bir ağacın dalına gizlenir.
Kısa sürede ziyafet başlar.
Kargaların
vazgeçemediği cevizi anlatabilmek için yazar eğitimci Fikret Madaralı’yı
anmadan geçmek olmaz. Yıllarını cevizin ülke ekonomisindeki yerini ve besleyici
değerini anlatmak için vermiş. Ülkemizde yetişen Kaman cevizi onun çalışmalarının
önemini kavrayan bir ziraat mühendisinin eseri olmuş.
Kimi
zaman da kargalar, ağızlarından düşürdükleri cevizi bulamazlar. Bir yıl sonra
bir ceviz fidanı toprakla buluşur.
Sincapların, bazı ağaçların meyvelerini daha sonra, kış döneminde yiyebilmek
için toprağa gömdükleri bilinmektedir.
Adem oğulları, yok etmeye çalışsalar da doğada yaşayan bir çok canlı
ormanlık alanları canlı tutmak için insanlardan fazla gayret gösterirler. Arsa
değeri yükselen alanların “orman vasfını” kaybetmesinin anlaşılmayan bir
yönünün anlaşılmayan bir yönü yoktur.
İskilip’te
özellikle el emeğine dayalı yapılan işler teknolojiye karşı yenik düştü. Bir
başka deyimle mesleğin duayeni olan ustalar,
mesleklerini inadına sürdürmeye çalışıyor. Üç beş metre karelik bir dükkanda
bir ömür tüketmiş Kutuğunlu’nun Mehmet. Kendisiyle konuşma fırsatım olmadı.
Ancak dükkan komşusu onun seksen yedi yaşında olduğunu söyledi. Ustamızın, bu yaşına rağmen hiç mola vermeden
İskilip kalesine yürüyerek çıkıp inebildiğini söylediler.
Mehmet
Karaman yaptığı işten ne kadar para kazanmış, onu bilemem ancak, sağlığını
kazanmış. Bu kadarı yeterli olmalı. Kırdığı cevizler ona sağlıklı yaşam olarak
geri dönmüş.