Orman yangınları ile ülkemiz tarihinin en büyük bitki örtüsünü kaybetti. Ormanlara ev sahipliği yapan canlılarını kaybetti. Kurdunu, kuşunu, sincabını, tavşanını, tilkisini, kekliklerini, bıldırcınlarını, arılarını, börtü böceğini kaybetti. Tekrar yerine gelmesi onlarca yıl alacak. Ekolojik denge bozulacak, seller artacak, erozyon gibi pek çok olumsuzluk beraberinde gelecek. Maddi hasarın boyutları oldukça büyük.

Bu çapta büyük zararın ve ihmalin sorumlusu kuşku yok ki mevcut iktidardır. İktidarın cumhuriyet kurumlarına karşı duyduğu kin, nefret ve yıkımdır. Yangın söndürmede uzmanlaşmış uçak ve personel gibi olanakları olan Türk Hava Kurumu (THK)’nun devre dışı bırakılmasıdır.

Yangın sürecinde öylesine garip olaylar oldu ki şaşırmamak elde değil.

Yangınlar devam ederken THK’nun taşınmazlarını ve mal varlığını satmaya kalktılar, mahkemelerden izin istediler. İyi ki mahkemeler ‘dur’ dedi.

Yangınları HDP çıkarıyor gibi bir algı yaratılmak istendi, fakat halkımız bu tuzağa düşmedi. Sonra duvarlara yangınları HDP-CHP-İYİ Parti çıkarıyor yazıları filan yazıldı. Bu da bir türlü tutmadı. Belli ki halk artık bir şeylerin farkında.

Tarım ve Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli “Envanterimizde kayıtlı uçak yok” demişti. Sonra da Yunanistan’daki orman yangınları için iki uçak göndereceğini açıkladı. ‘Bu nasıl perhiz? Bu nasıl lahana turşusu?’ Kendi ormanlarımız yanarken olmayan uçak Yunanistan’da yangın çıkınca nasıl var oldu?

Yangın dönemi 4 milyon dolar verip uçakların bakımını yaptıramazken, Somali’ye 30 milyon dolar hibe ettiğimiz ortaya çıktı.

Diğer taraftan yangınlar devam ederken 28 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazete’de “orman vasfını yitiren araziler” başlığı altında yanan yerlerin imara ve turizme açılması gibi bir yığın kararlar silsilesi. Hazretlerin acelesi var, yangınların bitmesini bile beklemiyorlar, yanan yerleri imara açmak için. Bu güne kadar yanan yerlerin bir kaydı çıkarılsa, şu an o yanan yerler acaba ne durumda?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı sosyal medyada ‘help Turkey’ başlığı altında Türkiye’ye yardım kampanyası başlatanlara re’sen soruşturma başlatmış. AKP iktidarı 13 günü aşkın zamanda yangınları söndürememiştir. Sonuçta da ABD’den iki helikopter yardım istemiştir. Savcılık yardım isteğinde bulunan AKP’liler ve Türkiye’yi güçsüz gösteren bu yetkililer hakkında da soruşturma yürütücek mi? Merak ediyoruz.

Cumhurbaşkanlığının 13 uçağı var, Türkiye’nin bir yangın söndürme uçağı yok. Uçaklardan birisi satılsa onlarca yangın söndürme uçağı alınabiliyor. Ormanlar da yanmaktan kurtarılıyor.

Erdoğan, Marmaris'teki ziyaretleri kapsamında yangın söndürme ekiplerine su taşırken hayatını kaybeden Şahin Akdemir'in ailesini ayağına getirterek taziyede bulundu.

Yangınlar sürecinde yaşanan en kayda değer olay ise. Sayın Dünya liderimizin Marmaris’de evleri yanan vatandasın başına çay fırlatmasıydı.

Daha önce de seçimlerde kahve dağıtıyorlardı. Sonra kahvenin kaynağını öğrendik. Henüz bu kadar bol dağıttıkları çayın kaynağını bilmiyoruz. Zamanla öğreniriz, hiçbir şey artık gizli kalmıyor.

İktidar cumhuriyetin eseri olan her kurumu işlevsiz hale getirmekte, yeşeren her dalı kurutmakta kararlı. Benden duymuş olmasınlar o bol keseden dağıtılan çay da bir cumhuriyet ürünü, yani Zihni Derin(Ziraatçi) 1924'te çayla ilgili bir kanun tasarısı hazırlayıp meclise sunuyor. 6 Şubat 1924'te 407 sayılı kanunla kabul ediliyor. Batum’dan getirilen çay fidanları ile Karadeniz bölgesinde üretime başlanıyor. Dilerim cumhuriyetin eseri diye çay fidanlıklarını kurutmazlar.

Maazallah, sonra Dünya liderimiz halkın başına ne fırlatacak? Yangın olur çay fırlatıyor, deprem olur çay fırlatıyorlar, sel gelir çay fırlatıyorlar. Çay adeta kutsanmış bir içecek oldu.

Cumhuriyetin bir ürünü olan çay her derde deva. ‘Koy bir çay demli olsun, tavşan kanı, ohhh be dünya varmış’…