Levent Gültekin yazmış.

Diyor ki;

“….AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her gün defalarca konuşuyor.

Her konuşmasında, toplumun bir kesimini rencide edici, tedirginlik verici sözler sarf ediyor.

‘Tamam Reis, en büyük sensin, en haklı sensin, tek doğru sensin” demeyen, herkesi incitiyor.

Konuşmalarındaki ses tonuna, kullandığı sert sözlere, onlara yönelttiği tehditlere bakılırsa sanırsınız ki o sözler, kendi halkına değil de bir düşmana yöneltilmiş sözler.

Kavga etmekten bıkmıyor.

Hakaret etmekten usanmıyor.

Devlet gücünü kullanarak, korumasız insanları tehdit etmekten, bedel ödetmekten çekinmiyor.

Örneğin geçtiğimiz günlerde şöyle dedi.

‘Beyoğlu’ndaki marjinaller, ya edepleriyle yaşarlar ya da kulaklarından tutar hak ettikleri yere atarız.’

!!??...

Kulaklarından tutup atmak?

Ne kadar yakışıksız, rahatsız edici, nezaketten ve saygıdan yoksun bir cümle.

Bir insanın, hele de cumhurbaşkanlığı makamına gelmiş bir insanın, kendi halkı için böyle cümleler sarf etmesi hakikaten anlaşılır gibi değil.

Kimdir bu marjinaller?

Ne yapmışlar?

Nedir suçları?

Ne demek terbiyeleri ile yaşarlarsa sorun yok?

Bunca haksızlığına, bunca hukuksuzluğuna, insanı mahcup edecek türden bunca söz ve davranışlarına rağmen ne yapmışlar da kulaklarından tutup atma gibi nezaketten yoksun bir cümle ediyorsun?...”

* * *

Bir bölümünü köşeme taşıdığım yazısında aynen böyle diyor, Gültekin Üstat.

Ben de aynen katılıyorum kendisine.

Sayın Cumhurbaşkanı, karpuz gibi ikiye böldüğü halkın bir diğer yarısını horladıkça horluyor.

Üzülüyorum.

Üzülüyorum, çünkü bu tür söylemler zaten bölünmüş olan Türk Halkını, daha çok, daha keskin hatlarla bölüp, parçalıyor, birbirine düşman ediyor.

Bu halk, bu tür söylemleri hak etmiyor.

Hele hele başkanı olduğu cumhuru, ‘birleştirme bütünleştirme misyonu’ olan bir zatın, bu tür söylemleri dillendirmesi hiç yakışık almıyor.

Geçtiğimiz hafta içinde de; ‘Atatürk Kültür Merkezi’ni yıktık işte. Çatlasanız da patlasanız da yıktık…’ dedi.

Laf mı şimdi bu?

Ne demek ‘çatlasanız da patlasanız da?!…

Böyle söylem mi olur?

Daha yakın bir zamanda, ‘birlik ve dirlik içinde olmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var’ diyeceksin, ardından da insanları tahrik eden böyle bir ifadeyle halkına sesleneceksin.

Biz köle değiliz Sayın Cumhurbaşkanı.

Bu ülke hepimizin.

Hepimizin, her konuda görüş belirtme hakkı var.

Son derece hassas bir coğrafyada yaşıyoruz.

Bu tür siyaset(!) ve bu tür söylemler, bu toplum üzerinde onarılmaz yaralar açıyor; bu toplumu geriyor, bölüp, parçalıyor.

İyi bir gidişat değil bu gidişat.

Hangi makamda, hangi konumda olursak olalım; söylemlerimize dikkat etmek zorundayız.

Azarlanmak, itilmek, kakılmak istemiyoruz.

Hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir ülke istiyoruz.

Yok edilen ‘kuvvetler ayrılığı’nın tekrar tesis edilmesini istiyoruz.

Adalet istiyoruz.

Uygar bir ağız, temiz bir dil istiyoruz.

Dahası, huzur istiyoruz, huzur…