Ben bu yazımda bütçe açığı ve cari açık konusunu biraz daha açarak halkın anlayacağı şekilde yazmaya çalışacağım.

Bu iki açığın kökünde israf,  kendi malına sahip çıkmayıp yabancı malını haksız yere üstün tutma hevesi vardır. Tabii hükümetler de yeterli ve etkili kanunları çıkartıp kendi malımızı kullandırmaya yönlendirmelidir.

Bunun için yapılabilecekler: Mesela kota koyma yani belli bir miktara kadar yabancı malın alınmasına izin verme ama daha fazlası içinse gümrük vergisi koyma. Yabancı malın lüzumsuz yere alınmasını engellemek için vergilerin artırılarak caydırılması. Buna örnek verecek olursak yerli üretim araba varken Amerikan arabası alma veya yerli üretim buzdolabı varken Avrupa’dan buzdolabı alma gibi.

Bütçe açığı: Bu devletin (yani hükümetin) israfından ileri gelir. Tabiî ki lüzumlu harcamalar yapılmalıdır. Örneğin PKK ile sürdürülen mücadelede askerin her türlü ihtiyacı karşılanmalıdır. Ama mesela ilaç israfı, yol yapımlarındaki haksız doldurma boşaltma gibi hesap oyunları önlenmelidir.

Cari açık demek ihracatın ithalattan az olmasıdır. Yani dışarıdan alınan malın dışarıya sattığımız maldan daha çok olmasıdır. Bunun önlenmesi için ithal mallara belirli alanlarda kota koyarak lüzumsuz ithal girdileri azaltılmalıdır.

Sarımsak ithal gelirse, hiç işe yaramayan oyuncak ithal gelirse mağazalar kalitesiz Çin, Kore mallarıyla dolarsa tabiî ki cari açıkta kaçınılmaz olacaktır. Bunlara verilen para da bir işe yaramadığından halkımızın bir kazancı olmamakta sadece cari açık artmaktadır. 

Eskiden okullarda yerli malı haftası vardı öğretmenler bu konuyu öyle işlerdi ki bizlerin yerli malı varken yabancı malı almamız mümkün değildi. Böyle bir şey yaptığımız zaman büyük sorumluluk duyardık. Şimdi de yerli malı haftası yapılıyor ama adet yerini bulsun diye yapılıyor kanısındayım. Hâlbuki bu duygular çocuklara küçükken aşılanmalıdır.

Avrupa’daki borç probleminden dolayı 2012 yılı zor geçecek gibi görünüyor. Şu anda Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olarak gözüken cari açık ve bütçe açığı iyice azaltılmalıdır, yoksa 2012 yılı daha da zor geçer.

*     *    

Bu yıl sonbaharda yeteri kadar yağmur olmadı. Bizimse suda israfımız öteden beri vardır. 2012 bahar ayları da bu günlerdeki gibi kurak geçerse Türkiye’de su sıkıntısı olabilir. Tabiî ki temennimiz böyle bir şeyin olmaması. İnşallah maşallah yerine gerekli tedbirler hemen sıralanmalıdır. Örneğin normal musluklar yerine elimizi altına tutunca akan fotoselli musluklar kullanılmalıdır.

Yine bir tedbir olarak çok az harcayan belli kesime su bedava, normal harcayana ucuz çok harcayana ise pahalı satılmalıdır. Belirli bir tonu geçince de fiyat daha da can yakıcı olmalıdır.

Tabii bu işin uzmanları daha birçok tedbirler getirebilirler.

Dua her şeydir dua yapılmalıdır ama tedbir de elden bırakılmamalıdır.

İnşallah kış hayırlı karlarla, bahar da hayırlı yağmurlarla geçer toprağımız bereketlenir. Sadece bizim değil bütün dünyanın her yeri böyle olur inşallah. Rabbim açlıkla, susuzlukla, hastalıkla ve esnafı da işsizlikle terbiye etmez inşallah. (Son birkaç gündür güzel yağmurlar yağmaya başladı.)

*     *     *

Mecliste yapılan bir düzenlemeyle milletvekillerine ve emekli milletvekillerine hatırı sayılır oranda zamlar yapıldı. Özellikle emekli vekillerin maaşlarında düzenlemeye gidilerek aldıkları maaşlar bir hayli artırıldı. Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek, çeşitli nedenlerden dolayı bunun gerekli olduğunu söyledi. Sayın vekiller için bu gerekli deniyor ama Türkiye şartlarında geçinmekte çok güçlük çeken milyonlarca emekli ve çalışanlar için de bu tür bir düzenleme yapılmaktan neden imtina ediliyor? 

Yeni yılın tüm insanlarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 

Saygı ve sevgilerimle.