Bu tabyaların adları da şöyle:
-Gelibolu Hamidiye Tabyaları Namazgah Bölümü.
-Rumeli Mecidiye Tabyaları.
-Cönk Bayırı Levhaları,
-Gelibolu sırtlarına dikilen anıtlara yazılan yazılar.
-Ayrıca şehitlerin ve düşman askeri olan Anzak mezarlarının bulunduğu mezar ve mezarlık yazılarından derlenmiştir.
İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale şehitleri için yazdığı şiirinde diyor ki:
“Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor. Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor. Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker. Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi. Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi. Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber. Sağa ağuşunu açmış bekliyor peygamber.”
“Bastığın yerleri topraktır diye geçme tanı. Unutma altında binlerce kefensiz yatanı.”
YARALI DÜŞMAN ASKERİNİ SIRTINDA REVİRE TAŞIYAN MEHMETÇİK !
İşte bu zafer vefakar, cefakar, gariban, aç, susuz, imkansızlıklar içinde kalmış Anadolu insanının zaferidir.
Bu millet asil bir millettir. Düşmanı şehit olan Mehmetçiğin başını kesip hatıra olarak memleketine götüren düşman askerlerine karşı şefkatla davranan. Ne olur bir yudum su su diyen Anzaklara su, sigara, yiyecek veren, yaralarını saracak kadar merhametli bir millettir. Atatürk ölen Anzak askerlerini sırtlarında taşıyan, askerlerini görmüş, gözyaşları ile onları öpmüştür. Yaşları 16-27 arası, yaş ortalaması 24 olan 253 bin Türk evladının can verdiği bir savaş sonrası kazanılmıştır Çanakkale. Düşmanlarına Çanakkale geçilmez, geçilemez dedirten asker işte bizim askerdir.
En çok şehit verilen yerlerden birisi Cönk bayırı. En çok düşman askerinin öldürüldüğü yer de orasıdır. Onun için oraya kanlı sırt diye yazmışlar.
Cönk Bayırına bir dere boğazı ile çıkılıyor denizden. Bu boğazın aşılması düşman için zafer demektir. Bunun için bütün asker bu boğazdan geçmiştir. Dolayısıyla, zayiat burada daha çok olmuştur. Aslında Gelibolu’nun bütün sırtları harp alanı halindedir.
Bu savaş, dünya tarihinde binlerce kilometre uzaklıklardan (Avusturalya, Yeni Zellanda gibi) gelen yüzbinlerce askerin Anzakların, İngiliz ve Fransız acımasızlarının elinde ölüme sürüklendikleri, yüzbinlerce ananın yüreğinin yandığı bir neticeyi doğuran savaştır.
Bu savaş 20 bin kilometre uzaklıklardan gelip de ne için savaştığını bilmeyen Anzak askerlerinin İngiliz ve Fransız emperyalizmine 400 bin kurban verdiği bir savaştır.
(SÜRECEK)