Zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal (Merhum), Japon İmparatoru ile Çanakkale'yi birlikte gezerken sormuş; "Japon halkının geleneklerine ve milli değerlerine son derece bağlı olmasını nasıl sağlıyorsunuz?" Japon imparatoru ise şöyle cevap vermiş; "Bizde çocuk terbiyesi en geç dört yaşında başlar. Dört yaşına gelen çocukların tamamını Hiroşima ve Nagazaki’ye götürürüz onlara işte bu şehirleri yabancı güçler bombalayarak harap etmiştir. Eğer çalışmazsanız durum böyle olur deriz. Sonra aynı çocukları uçaklara bindirir ülkenin kalkınmış bölgelerini gezdiririz. Onlara her türlü ziyafeti veririz ve onları eğer çalışırsanız böyle yaşarsınız" diyerek cevap verir.

Turgut Özal (merhum), "Peki ama Bizim Hiroşima’mız ve Nagazaki’miz yok nereyi gösteririz" demiş. Japon imparatoru, "Siz de çocuklarınızı Çanakkale’ye getirin ve Çanakkale kahramanlarını anlatın" diye cevap vermiş.

Bir Japon, mağlubiyetinden bile çocuklarına ders çıkarırken, bizim kendi zaferimizden çocuklarımıza ders çıkaramayışımız ne yazık ki ayıplı bir durum. Şimdi bile 18 Mart’ın ''Deniz Zaferi'' olmadığını, savaşın karada devam ettiğini bilmeyen yüz binlerce genç vardır. Hayır, yoktur diyebilir misiniz? Ezberci tarih anlatımından bir an önce kurtulmalı ve özellikle içinde bulunduğumuz şartlarda Çanakkale zaferini ve ruhunu çocuklarımıza aşılamalı ve anlatmalıyız. Bu önce tarihe, sonra kendimize karşı bir sorumluluğumuzdur.

Özellikle son bir kaç yıldır yerel yönetimlerimiz bu konuda farklı projeler yaparak genç kuşaklarımız için, Çanakkale programları gerçekleştiriyorlar. Bu sevindirici bir durum. Bunu arttırmak gerektiği kanaatindeyim.

* * *

Çanakkale Muharebesi ile ilgili doğru bilinen bir eğriyi de düzeltmek istiyorum.Ünlü Tokat türküsünde adı geçen onbeşliler 1899 doğumlu ama o zamana göre kullanılan takvimde 1315 doğumlulardır. Yani askere çağrıldıklarında 16 veya 17 yaşında olanlardır.

15 yaşındalarmış gibi algılanması yanlıştır. Aslında, şanlı tarihimizin gurur örneklerinden olan Çanakkale Muharebelerinde, askere çağrılmış, çoğu da şehit olmuş olan gençlerimizle ilgili olayı anlatan türkünün; göbek atılan oyun havası olması yerine, ağıt olması gerekirdi. Acı yanlışlarımız arasında yerini alan bu olaydaki esas yanlışı bir daha vurgulayalım:

"Hey onbeşli onbeşli

Tokat yolları taşlı

Onbeşliler gidiyor

Kızların gözü yaşlı..." diye anlatılan asker adaylarımız 15 yaşında çocuk değil, 16 - 17 yaşında delikanlılığa adım atmış 1315 (1899) doğumlu gençlerdir. Allah onlardan razı olsun. Sonradan kurulacak Cumhuriyetin oluşmasında önemli rollerini şerefle yerine getirmişlerdir.

* * *

Bu hafta tarihimizin gurur sahifelerinden olan 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi'nin 104'üncü yıldönümünü kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Her savaşın şehit ve gazileri olur. Bu savaşı diğerlerinden ayıran en önemli özellik 17 hatta 16 yaşında şehitler verilmiş olmasıdır. Ayrıca, bu gençlerin önemli bir kısmı üniversite eğitimi alma aşamasındadır.

lise karşılığı olan okulların mezun vermediği, hatta kapandığı yıllar olmuştur. Bu duruma sevinçlerini dile getiren düşman ülke mensuplarından; "Gelecek aydın kesimlerini yok ettik, bundan sonra bellerini doğrultmaları mümkün değildir" şeklinde söylemler ve yazılar bırakan münasebetsizler de az değildir.

18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, Winston Churchill’in "kaderin adamı” olarak nitelendirdiği Mustafa Kemal'in cumhuriyeti kurma aşamasına gelişinin başlangıcı olarak düşünülebilir.

Allah, başta Atatürk ve arkadaşları ile genç şehit ve gazilerimizden razı olsun. Bizim bu günleri yaşayabilmemizin temelini atmışlardır.

Okuldan alınıp askere gönderilen ve çoğu şehit olan doktor adaylarının şehit oluşuna rağmen; cumhuriyet tarihinde başarılı doktorlarımızın yetişmesi fazla gecikmemiş, hastanelerimiz bugün tedaviye gelen yabancılarla dolup taşmaktadır. Gelinen sonuç sevindiricidir. Sevindirici sonuçların çoğalmasını diliyorum.

Aslında Çanakkale Zaferi ile ilgili söylenecek o kadar çok söz, o kadar çok kahramanlık destanı var ki anlatmakla bitmez. Üstat Akif'in de dediği gibi, "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.". Bizler de haftalarca anlatsak, kaleme alsak bu destanı bitiremeyiz.

Yukarıda da yazdığım gibi, Çanakkale anlatılamaz!

Bir kez daha Çanakkale Zaferinin 104'üncü yıldönümünde kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle yad ediyorum.

En güzel günler sizlerin olsun.