Bugün, yüce Türk milletinin sarsılmaz azim, irade ve imanının tarihsel belgesi olan Çanakkale Zaferi’nin 104. yıldönümüdür.

Çanakkale savaşları; tarihin en kanlı savaşlarından birisidir. Yok edilmek istenen bir milletin varoluş savaşıdır. Bilinen kadarı ile bir milyona yakın insanın can verdiği bir savaştır. Çanakkale, Avrupa kıtasını Asya kıtasına bağlayan en önemli geçit yoludur. Dünyanın en eski merkezlerinden birisi ve yurdumuzun incisi olan İstanbul ve Çanakkale Boğazı geçilerek veya Trakya’dan, Edirne’den geçilerek işgal edilebilir. Onun için muhtemel 750 bin birleşik müttefik düşman, asgari 400 bin Türk evladı Gelibolu savaşını yapmışlardır. Bilinen resmi kayıtlara göre 400 bin düşman askeri can verirken, 253 bin Türk askeri şehiden can vermişlerdir.

Temmuz 1914’de başlamış, Ekim 1918’de son bulmuştur. Çanakkale-Gelibolu savaşları 8 aydan fazla sürmüştür. Gelibolu Yarımadasında taş üstünde taş bırakılmamıştır. Ama bir milyona yakın düşman kuvvetleri Gelibolu’yu geçememiştir. Tam olarak 259 gün süren Gelibolu deniz ve kara savaşları, m2’ye 6 bin merminin düştüğü 600-750 bin kişinin can verdiği bir savaştır.

İngilizlerin ve Fransızların komutasında, Avusturalya, Yeni Zelanda Anzak askerlerinin oluşturdukları askerler. 231 harp gemisi, 1155 topla Gelibolu Yarımadasında dikili taş ve ağaç bırakmamışlardır. Yine de Cönk Bayırını aşamamışlardır.

Bu savaş imanla küfrün, zalimle mazlumun, emperyalist batı ile Türkün ölüm kalım savaşıdır. Bu savaş mucizeler savaşıdır. Çünkü okuryazar bile olmayan Balıkesir’in o zaman Savran köyünde Seyyid Onbaşı 215 okka 276 kg ağırlığındaki havan topu mermisini sırtlanıyor, tepede bulunan topa yerleştiriyor. Göz kararı ile topu ateşliyor. Fransızların ünlü savaş gemileri ve 231 gemiye kumanda eden, içinde yüzlerce askerin ve cephaneliğin bulunduğu Ocean adındaki en büyük savaş gemisini tam bacasından vuruyor ve gemi sulara gömülüyor. Bundan sonra yüzbinlerin üzerindeki düşman askerleri Gelibolu’yu karadan aşmak üzere harekete geçiyorlar. Müthiş bir teke tek süngü harbi başlıyor. Mermiler yağmur gibi Türk askerinin üzerine yağıyor. O zaman Cönk Bayırı’nda (Gelibolu Yarımadasının en tepe noktası) bir tabur askerle düşmana karşı savaşan Mustafa Kemal’in (o zaman Yarbay) sol göğsüne bir düşman kurşunu isabet ediyor. Kalbinin üzerindeki cep saatine isabet eden kurşun saati parçalıyor ve Atatürk’ü ölümden koruyor. Şimdi bu olaya tesadüf denebilir mi? Yüce Allah’ın hikmetinden sual olunmaz. Bu arada ulu Allah’ın bir koruması yok mu? Allah’ın emri olmadan bir yaprağın bile düşmeyeceği ayetle bildiriliyor. Bu savaşta işte böyle olağandışı yüzlerce olay anlatılmaktadır.

Bu savaşta kahraman Türk askeri ölüme cennete koşar gibi koşmuştur. Türk askeri için ölüm diye bir şey yoktu. Ya İstiklal, ya ölüm bu halin haykırılışıdır. Bu savaşta 1500’den fazla Çorumlu yiğitler şehit olmuştur. İstiklal harbinde ise 15 bin Çorumlunun şehit olduğu söylenmektedir. Kahraman Türk eskerinin azim ve imanını bizzat asil komutan Mustafa Kemal Atatürk’ün dilinden dinleyelim: Gelibolu Cönk Bayırında düşman askeri ile mevzide bulunan askerin arasındaki mesafe 8 metre mesafeye kadar düştü. Askerlerimden Kur’an okumayı bilenler Kur’an okuyor, bilmeyenler kelime-i şehadet ve kelime-i tevhid okuyorlar. Dillerinde tek kelime Allah... Askerlerime emrediyorum, “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” diye hücum emri veriyorum. Kutsal Türk askeri ölüme cennete koşar gibi koşuyor ve hepsi şehit oluyorlar. İkinci gruba emrediyorum, ikinci grup da tamamı şehit oluyor. 700 kişilik taburdan 600 kişi şehit oldu. Cönk bayırında şehit cesetleri ile set oluşuyor. Düşman askerleri bu durumu gördüler ve yüzlercesi öldürüldüler. Aman yarabbi, cehennemden bir sahne. Bu zafer yüce Türk askerinin azim ve imanının zaferidir. Bunu görmemek için kör olmak gerekir.

Şu anda üzerinde Cuma namazı kıldığımız bu aziz vatan yüzbinlerce can verilerek böyle korundu ve düşmandan kurtarıldı ve gençler sizlere emanet edildi. Çanakkale geçilmez. Çanakkale ruhu ile oldu.

İngiliz, Fransız komutasındaki Avusturalya, Yeni Zelanda’dan getirilen ne için çarpıştıklarını bilmeyen Anzak askerleri ile yapılan bu cehennem savaşı kazanıldı. Bu asil millet yaralı düşman askerlerini sırtında taşıdı.

Ey bu vatanın asil evlatları! Geçmişini bilmeyenler geleceğinden emin olamazlar. Bunun gibi nice tehlikeleri bertaraf eder bu millet. Bugün de bu emperyalistlerin ve haçlı sürülerinin tehdidi altındadır. Taşeronları öne sürüp kendileri perde arkasında gizlenenler bugün ortaya çıkmış, kudurmuşlar gibi bu millete ve bu vatana zikren, fikren ve fiilen saldırmaktadırlar. Suriye, Irak, PKK, PYD, PJK gibi iç ve dış yıkıcı örgütler bunların taşeronlarıdır. Bu millet Çanakkale ruhu ile birlik, beraberlik, kardeşlik içinde olduğu müddetçe asla emellerine ulaşamayacaklardır. Biz gerçek müminler Allah’a inandığmız, inancımıza sahip çıktığımız, birliğimizi koruduğumuz müddetçe Allah bizimledir.

Bütün şehitlerimize, bu millete hizmet etmiş Mustafa Kemal Atatürk ve askerlerine, devlet büyüklerine rahmet diliyor, onurlu gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şiiri ile yazımızı noktalıyoruz:

GEÇİLMEZ ÇANAKKALE!..

Allah Allah nidaları kaplarken arşı,

Bir destan yazdılar dünyaya karşı.

Cepheler söylerken şehadet marşı;

Yücelerden bir çığ gibi koptular,

Gümbür gümbür zulme vuran kalptiler.

Hakkın rızasını seçti yiğitler,

Yurt için canından geçti yiğitler,

Zafer kapısını açtı yiğitler,

Serbest olup göğe kanat çarptılar,

Gümbür gümbür zulme vuran kalptiler.

Bir karışın bin canla ölçülmez Çanakkale,

Yer yerinden oynasa geçilmez Çanakkale.

Vuruştular, cenkle sırdaş oldular,

Sonunda ecelle kardeş oldular,

Ufukta sönmeyen güneş oldular;

Yiğittiler, erendiler, alptiler,

Gümbür gümbür zulme vuran kalptiler.

Şanlı 18 Mart destanlarında,

Kükrediler zafer meydanlarında,

Allah’a adanan al kanlarında;

Toprağı yoğurup vatan yaptılar,

Gümbür gümbür zulme vuran kalptiler.

Bugün kandan, dumandan geçilmez Çanakkale,

Yer yerinden oynasa geçilmez Çanakkale.

İnanç cephesinde sıradağdılar,

Yalın kılıç hilal gibi doğdular,

Yalnızca Allah’a boyun eğdiler;

Mazluma dost, zalimlere sarptılar,

Gümbür gümbür zulme vuran kalptiler.

Yüzbinlerce yiğit ateş hattında,

Gül açtılar tekbir nakaratında,

Şehit yazıldılar Allah katında;

Ana bilip ak toprağı öptüler,

Gümbür gümbür zulme vuran kalptiler.

Türk’ün namus mührüdür açılmaz Çanakkale,

Yer yerinden oynasa geçilmez Çanakkale.

*

Akif’in ifadesi ile aziz şehitlere sunulur:

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor

Bir hilal uğruna yarab, ne güneşler batıyor

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnını değer

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi

Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi

Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber

Sana ağuşunu açmış bekliyor Hz. Peygamber

*

Ey vatan evladı, ey Türk gençliği!

Bastığın toprakları toprak deyip geçme tanı

Unutma altında binlerce kefensiz yatanı

Yazık, yazıktır incitme atanı,

Koru; şehit kanları ile sulanan ve sana emanet olan bu aziz vatanı.