-Camiler, bir devletin, bir milletin tarihten gelen tapu senetleridir. Yani camiler tarihtir, medeniyettir, sanattır, mimaridir. Camiler birliktir, dirliktir, beraberliktir. Kral ile kalenin yanyana huzura durduğu eşitliğin doruğudur. Gerçek adaletin göstergesidir.

-Camiler, sevgidir, saygıdır, hoşgörüdür. Allah’a tam bir teslimiyet yani tevekküldür.

-Camiler maddi ve manevi kirlerden arınmadır. Nezafet yani temizliktir. Zerafet yani incelik, hassasiyet, yani edeptir. Barıştır, huzurdur, mutluluktur. İşte bunun için ecdadımız ve günümüz hayırseverleri önce camilerin imarına önem vermişlerdir.

*

Müjdeler olsun bütün bu güzellikleri ve özellikleri toplayan okulu, medresesi, hanı, hamamı, çeşmesi bir arada bulunan külliye dediğimiz bu kutsal yerleri yaptıranlar vakfedenlere yardımcı olanlara övgüler olsun.

Camiye hizmet Allah’a hizmettir. Çünkü bir kutsi hadiste ulu Allah, “camiler benim evlerimdir. Camiye gelenler de benim ziyaretçim ve misafirlerimdir. Camilere bedensel, fiziksel ve ruhsal temizlikle geliniz. Ulu Allah’ın misafirlerine yapacağı ilahi ikramı alınız. Camilerle ilgileniniz, ülfet ve ünsiyet ediniz ki, Allah da size iltifat ve ünsiyet etsin” buyurulmuştur.

*

Camilere yapılan hizmetin Allah katındaki yüksek mükafatını belgeleyen bir olayı anlatan hadisi şerifle yazımıza son verelim.

Abdullah İbni Abbas (R.SAV.in amcasının oğlu. Son derece alim ve mütteki bir sahabidir) anlatıyor. R.SAV. hayatta iken bazı erkekler ve kadınlar mescidin hizmetinde bulunurlar. Camiyi siler, süpürürler. Tamirini yaparlardı. Bunlardan birisi de Ümmü Mihcen veya Harka adında bir kadın vardı ki, Mescidi Nebevinin temizliğini yapardı. Çünkü gücü ona yetiyordu. R.SAV. de bu durumu bilir, kadına dua ederdi. Kadın sevinirdi. Kadının camiye hizmeti devam ederken, bir akşam gece kadın aniden vefat etti. Gece olduğu için durumu R.SAV.e haber vermeden sahabiler kadının cenazesini Baki mezarlığına defnettiler. Yani gerekli görevlerini de yaptılar. Sonra R.SAV. kadını camide göremeyince, cemaate sordular. Camiyi temizleyen hanımefendi nerede dediler. Sahabiler, “dün gece vefat ettiği, gece olduğu için size zahmet olmasın diye cenaze namazını bizler kıldık, gece de defnettik” dediler. Ah niçin bana haber vermediniz, bir ölünüz olduğunda bana haber veriniz. Hepimizin birbirimizin üzerinde haklar var.

R.SAV. bu kadının kabrini ziyaret etti. Mezarına karşı gıyaben kendi başına o kadının cenaze namazını kıldı. Sonra sahabilerine döndü, bu hanım kardeşimizin camiye yaptığı hizmetinden dolayı kabrinin nurlu ve aydınlık olduğunu bildirdi. “Ben bu hanımı cenneti süpürürken görüyorum. Allah onun mescide olan hizmetini cennetlik olarak mükafatlandırdı” buyurdular. (Tabarani, Hayatüssahabe 3. cilt, 370. sh)

Demek ki, camiyi süpüreni Allah cennetle müjdelerse, bu camileri yaptıran, onlara yardım eden, hizmet eden mümin kullarının ayağına cenneti sermez mi? Evet.

*

Yüce Allah’ın sevgili kulu ve Hz. Muhammed SAV.in kutlu ümmeti olmanın en etkin yollarından birisi de mutlaka bütün insanlığa çok yönlü hizmet sunan, toplumun tamamını kucaklayan, dinin direği namazın toplu halde ifa edildiği, cemiyeti birlik içinde tutan, ibadetlerin en yücesi olan secde, Allah için yüzünü yere koyma, edilen en kutsal yerler olan camilerin inşası, imarı, bakımı, temizliği, korunmasını üstlenen, caminin süsü, ziyneti olan cemaate katılan ve böylece bedenini ve ruhunu dünyevi ve uhrevi kötülüklerden temizleyen müminlerin, Allah’ın sevgili kulu ve cennetlik olduklarında en ufak bir tereddüt yoktur. Cennet ehli görmek isteyenler bu mübarek insanlara baksınlar.

Ne mutlu cami hizmetine emek, para, güç sarfedenlere. Müjdeler olsun camileri dolduran ve camideki hakiki yaşantısını pratik hayatına da yansıtıp örnek müslüman olanlara, cami yaptırıp müminlerin hizmetine sunanlara. Yüce allah cc hazretleri cümlemizi bu mübarek insanlardan eylesin. Amin.