Hepiniz bilirsiniz ki, her milletin, her dinin toplu halde ibadet ettikleri bir mekanları vardır.

Yahudilerin Havrası, Sinagogları, Hıristiyanların Kiliseleri, hatta putperest budistlerin bile muhteşem görünümlü tapınakları vardır.

En son ve en mükemmel din olan İslam’ın ve Müslümanların ise başta Kabe olmak üzere topluca ibadet ettiğimiz her türlü dini ve dünyevi sorunlarımızı ve çözümlerini ortaya koyduğumuz mescidlerimiz ve camilerimiz vardır. Bunlar en kutsal mekanlarımızdırlar.

Camii; toplayan, bütünleştiren, müminlerin, hatta insanların birlik ve beraberliğini sağlayan, dostluk, kardeşlik bağlarını güçlendiren kesinlikle ayrılığı, gayrılığı, ötelemeyi, itelemeyi, dışlamayı, fitneyi, fesadı engelleyen, hoşgörüyü, affetmeyi, bağışlamayı, bölüşmeyi, paylaşmayı insanlara anlatan, yüce Allah’a topluca ibadet ettiğimiz, cemaatle vakit namazlarımızı, bayram ve Cuma namazlarımızı eda ettiğimiz en kutsal ve en yüce mekanlarımızdır.

İslam’da ilk mescit (Allah’a secde edilen yer) kelimesini Hz. Muhammed SAV. kullanmıştır. (Tabavani)

İslam Türk kültüründe ise yani bizim kültürümüzde küçük camilere mescit, büyük salatin camilere ise Cami-i Kebir, büyük camiler denmektedir.

Yeryüzünün ilk mescidi, camisi Kabe’dir ki, Mekke-i Mükerremededir. Dünyada bulunan bütün camiler, mescitler Kabe’nin şubeleri olup, Kabe gibi kutsaldırlar. Çünkü Kur’an’da 15 yerde mescit, 8 yerde Kabe ve mescit anlamında Beyt kelimesi geçmektedir ki, Cin suresinin 18. ayetinde “ve ennel mescide lillah” yani “mescitler Allah’ındır, secde ancak Allah’a yapılır” buyurulmuştur.

Mescitler, camiler, hukuk ve Allah katında zaruret, mecburiyet olmadıkça yıkılamaz, amacı dışında kullanılamaz, para ile satılamazlar yerine yenisi yapılmazsa. Devletlerin elçilikleri gibi dokunulmazlıkları vardır. Kiliselerin ve sinagogların da dokunulmazlıkları vardır. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, dinimizde camileri yapmak, onları yaşatmak için imar etmek hayırların en yücelerinden sayılmıştır. Zira yüce Allah müminlere verdiği bir emirdir, sorumluluktur.

Tevbe Suresinin 18. ayetinde “Allah’ın evleri olan camileri, mescitleri ancak Allah’a ve ahiret gününe yürekten inanan, iman eden, namazlarını dosdoğru kılanlar, zekatlarını noksansız verenler, Allah’tan başkasından korkmayan kimseler inşa ve imar ederler. İşte doğru yolu bulup da kurtuluşa erenler bunlardır” buyurulmuştur.

Ve yine birçok sahabinin Hz. Muhammed SAV.den bize bildirdikleri en sahih hadislerden olan bir sözlerinde, R.SAV. “Her kim ki düyada bir mescit yaptırırsa, -velevki bir kuş yuvası kadar bile olsa- ve bunu sırf Allah rızası için yapıyorsa ulu Allah o mümine cennette bir köşk yapar.

Yani, yaptığı her hayıra 700 misli sevap yazar, buyurmak suretiyle cami ve hayır yapmanın derecesinin büyüklüğünü bizlere ap açık bildirmişlerdir. (Buhari Hadisi)

*

İbadetlerin başı, şahı, padişahı namaz, namazın da kalbi secdedir. Topluca secde yapılan yerlere ise en kutsal mekanlar olan camilerdir.

Camilerimizi sadece cemaatle namaz kılınan yerler şeklinde anlamak yanlıştır. Başta ifade edildiği gibi dünya ve ahirete ait bütün meselelerin çözüme kavuşturulduğu yerlerdir. O bakımdan camilerin birçok fonksiyonları vardır. Bunları kısaca sıralarsak;

-Camiler ibadet yeridir. İbadetin doğrusu camilerde yapılır. Evde kılınan bir namaza örneğin bir sevap veya on sevap verilirken, camilerde yapılan ibadetlere 27 derece bire on 270 sevap verilmektedir.

-Camiler okuldur. Eğitim ve öğretim yapılan, dini ve dünyevi bilgilerin herkese sunulduğu mekteplerdir. Vaazlar, nasihatlar, öğütler, açılan kurslar ve seminerler, kütüphaneler vs gibi etkinliklerin yapıldığı ilim yuvalarıdırlar.

-Camiler hürriyettir, demokrasidir, hukuktur, adalettir. Bağımsızlık ve hürriyetin sembolüdür. Bayrak, ezan, minare bu sembolün işaretleridir.

(SÜRECEK)