Bu bir ABD, AB, İsrail ortak yapımıdır. Paralel Devlet ve Hizmet’te birleşen çizgiler… Binlerce figüran, ölü diri milyonlarca seçmen…
“Büyük Kürdistan” ve “Büyük Ermenistan” hayalleriyle ölen eski ABD Başkanı Woodrow Wilson’un “aziz” hatırasına!
Erdoğan’ın son günlerde ifade ettiği “paralel devlet” sözü ilk kez terörist başı Abdullah Öcalan tarafından kullanılmış, 2013 Ocak ayında Paris’te öldürülen üç kadın militan için “Bu işi paralel devlet yaptı…” demiştir. Daha sonra aynı ifadeyi Gezi Parkı eylemleri döneminde de kullanmıştır. Körle yatan şaşı kalkarmış, kılavuzu İmralı olanın durumu ise ortada…
Fethullah Gülen'in Onursal Başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, 17 Aralık'tan bu yana yaşanan tartışmalara ilişkin yaptığı açıklamadan okuyalım.
“Hizmet Hareketi’nin AK Parti’ye husumeti yoktur ve olamaz.”
Muhterem Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’nin, ülkeye çok hizmetleri geçmiş AK Parti’ye karşı bir husumeti bulunmamaktadır. Hizmet, AK Parti’nin 2002-2011 arasındaki her tür demokratikleşme hamlesini açıkça desteklemiştir. Ancak, Sayın Erdoğan’ın ve partisinin yönetiminde, eylemlerinde ve eylemsizliklerinde 2011 genel seçimlerinden bu yana ciddi bir farklılık oluştuğu açıktır. AB sürecinin yavaşlaması, kuvvetler ayrılığını erozyona uğratan şekli ile başkanlık teklifi, medya özgürlüklerinin giderek daralması, parlamenter denetimin zayıflaması, Sayıştay’ın görevini yapamaz hale gelmesi ve otoriterleşme emarelerinin artması, son olarak yargıya bile müdahale edilmesi AK Parti’yi destekleyen sağduyulu kesimleri ülkenin geleceği ile ilgili derin endişelere sevk etmiştir.
Camianın da paylaştığı ve defaatle dile getirdiği bu eleştirilerin dershanelerin yasaklanması tartışmaları ile başladığı iddiası da gerçek dışıdır. Dershane yasaklama tartışmaları başlamadan çok önce, Vakfımızın başta medya özgürlükleri olmak üzere, Türkiye’deki reformların yavaşlaması ve otoriterleşme eğilimleri hususunda yaptığı açıklamalarla endişelerini kamuoyuyla paylaştığı herkesçe bilinen bir husustur.”
Neymiş, “Hizmet, AK Parti’nin 2002-2011 arasındaki her tür demokratikleşme hamlesini açıkça desteklemiştir”… Beraber yürüdük bu yollarda şarkısının ana fikri… ABD/AB’ye hizmette birleşenler…
Şudur anlatılmak istenen, “Biz her şeyi beraber yaptık, ama 2011 genel seçimlerinde sonra balayı bitti… Türkçesi, şiddetli geçimsizlik ve uyumsuzluk nedeniyle ayrıldık.
Neymiş geçimsizlik konuları?
AB sürecinin yavaşlaması,
Kuvvetler ayrılığını erozyona uğratan şekli ile Başkanlık teklifi,
Medya özgürlüklerinin giderek daralması, parlamenter denetimin zayıflaması,
Sayıştay’ın görevini yapamaz hale gelmesi ve otoriterleşme emarelerinin artması,
Son olarak yargıya bile müdahale edilmesi…
Yorgan gitti, kavga bitti derler ya… Aynen öyle… Türk Ordusu’na yapılan operasyon, kumpas ne derseniz deyin sona erdi ve ortaklık bitti…
F Tipi şimdi ana muhalefet olarak yeni bir imajla siyaset sahnesine çıkartılmıştır. Emperyalizm kendisine hizmette sınır tanımayan iki koalisyon ortağını paskalya yumurtası gibi tokuşturmaktadır.
Erdoğan’ın Gezi Parkı olayları başladıktan sonra ABD ve AB tarafından eleştirilmesini hatırlayınız. Burada eleştirilen AKP ve hizmet çizgisi değil sadece Erdoğan’dır.
Gezi Parkı eylemleri bütün hızıyla sürerken 06-09 Haziran 2013 tarihleri arasında İngiltere’de toplanan Bilderberg’in gündemi gizlidir. Gizlidir ama katılımcılardan biri de iktidarın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan değil midir? Katılımcılardan biri de ana muhalefet partisi vekili Şafak Pavey…
ABD Başkanı Obama tarafından her fırsatta uyarılan kimdir? Erdoğan…
ABD, BOP’da makas değiştirip de Ilımlı İslam ve Müslüman Kardeşler’den vazgeçince darbe yaptılar diye bağıran Erdoğan gemileri yakmıştır.
ABD, Suriye’de uluslararası dengeler karşısında rota değiştirip, Putin’in yol haritasına uyunca kendi ezberini bozamayan Erdoğan bir kez daha uyarılmıştır.
Özetle, kaçınılmaz sonuna koşar adım gitmektedir. ABD ise yeni senaryolar yazarak, yeni oyuncularla yoluna devam etme çabasındadır. Bu yapılanları uçağında havada yakıt ikmaline benzetebiliriz.
ABD, kâğıtları yeniden karmaya çalışırken as kimdir? Bu soru yanıtını beklerken jokerin F Tipi yapılanma olduğu belli olmuştur.
Abdullah Gül ve ekibinin uzun zamandır yeni bir oluşum peşinde olduğu medyaya yansımıştır. Destekçisi ise malum “Hizmet Hareketi”dir.
Burada TSK’nin durumu ise dikkatle izlenmelidir. Erdoğan ve yakın isimlerin “Cemaat, Ordu’ya, MİT’e ve AKP’ye kumpas kurdu” ifadeleri karşısında Genelkurmay Başkanı kendi mensuplarına yönelik suç delilleri üretmekle başlatılan operasyon hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. 2008’den 2013’e… Tam yedi yıl sonra…
Bu arada Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e kızanların onun şahsında 2008’den bu yana görev yapan her komutana da kızdıklarının acaba farkında mıdırlar?
Ergenekon, Balyoz vb davaların yeniden görülmesi üzerine formül arandığı konuşulmaktadır. Bu formülün içinde PKK nam terör örgütünün elebaşını 2014’de ev hapsi gibi bir köprüyle de olsa serbest bırakma hamlesi saklıdır. PKK’ya verilen sözler…
Görülmesi gereken “paralel devlet” ise 21. yüzyılın Lawrensleri tarafından Güneydoğu Anadolu’daki saklı eyaletlerdir.
“Çözüm Süreci” denen senaryoda, çekildiği söylenen teröristler için “Dön…” emri Kandil tarafından verilmiştir. PKK, 30 Mart 2014’deki yerel seçimler sonrasına var gücüyle hazırlanmaktadır.
Usta gazeteci Ahmet Takan bu önemli konuyu köşesine taşıyarak halkın haber alma özgürlüğüne değerli bir katkı yapmıştır.
“1-Siyasi ideolojik eğitim alanlar ve ‘sertifikalı’ diye adlandırılan militanlar gelip teslim oluyor. Bunlar hiçbir eyleme karışmadıkları için serbest bırakılıyorlar. Kandil, bunları seçim çalışmaları için merkezlerde görevlendiriyor.
2- Kış konumunda olan ve eylemlere karışmış militanlar da mezra ve köylere gönderildi. Oralarda çalışıyorlar.” (03 Ocak 2014 Yeniçağ Gazetesi)
Toplum ise cambaza bak hesabı E Tipi ile F Tipi kavgasıyla meşgul edilirken bunu millete anlatacak siyasi yapılar üç maymunu oynamaktadırlar. E tipi ve F tipi koalisyon yumurta misali tokuşurken “Hani bana, hani bana…” diyerek oyunda rol isteyen evcil muhalefet de cabası…
Evet, yaklaşan yerel seçimler gerçekten de kanla, irfanla, devrimle kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin ateşle imtihanıdır.