Şu sanal âlem, müthiş bir âlem

Öyle şeyler paylaşılıyor; öyle şeyler, öyle şekle şemaile sokulup, öyle bir biçimde dillendiriliyor ki, dillendirenlerin orantısız zekâlarına akıl sır erdiremiyor; basıyorsunuz kahkahayı.

Sonra da “Lan ben ağlanacak halimize, niye gülüyorum ki!” diye üzülüyor, kahırlanıyorsunuz.

Bu gün, o sanal âlemin, o orantısız zekâ ürünlerinin güncelliğini hiç yitirmeyenlerden, bir ikisini paylaşmak istiyorum sizlerle.

* * *

Diyor ki paylaşımcının biri;

“Biz rakı içerken ezan okunursa, bardağı masaya bırakır, ezan bitmeden de o bardağı elimize almayız. Ulan siz her türlü ahlaksızlığı, her türlü yolsuzluğu yaparken de ‘selamünaleyküm’ diyor, Allah’ın adını kullanıyorsunuz.

Lan siz hangi dinin, hangi tarikatın mensubusunuz?”

… …

Biri de yanıt vermiş; “Bunlar ülkeyi, İslami Usullere Göre Soyanlar Tarikatı’ndan…”

* * *

Bir başka paylaşımcı, paylaşmış;

“Kur’an: ‘Kul hakkıyla karşıma çıkmayın…’ diyor.

İncil : ‘Komşunun malını çalma…’ diyor.

Zebur : ‘Rab hırsızları affetmez…’ diyor.

Tevrat : (On Emir’de) ‘Hırsızlık yapma…’ diyor.

Budist : ‘Kimsenin hakkını yeme…’ diyor.

Ulan tüm dinler ve hatta öküze tapanlar bile ‘çalma’ diyor. Yahu siz hangi dindensiniz?”

… …

Biri de yanıt vermiş; “Bunlar, milletin a’sına koya koya çalanlar dininden…”

* * *

Cumhuriyet Eski Savcılarından Avukat Gültekin Avcı paylaşmış.

“İçinizde hâlâ önümüzdeki seçimlerde görüşürüz diyenler var.

E görüşürüz…

Bu saatten sonra % 99 alsanız ne yazar. Alın kabağınıza yapışan o malum yaftayı yok edemezsiniz ki. Ömür boyu taşıyacaksınız o yaftayı… Sadece siz de değil, çocuklarınız, torunlarınız da taşıyacak…”

… …

Biri de yorum yapmış bu paylaşıma;

“… Yarın o malum gruptan malum biri ya da birileri çıkıp, ‘Çaldık ulan, çaldık. Üstüne üstlük rüşvet de aldık, var mı bi diyeceğiniz!?’ dese; ‘Ulan ne dürüst, ne delikanlı adamlar bunlar be…’ diye alkışlayacak, en az % 30’luk bir kitle var bu ülkede…

Böyle bir ülkede hırsızlık, yolsuzluk biter mi?”

* * *

Bir paylaşımcı, bu herzeleri yiyenlerin baş aktörlerden birinin eline vermiş gitarı; Mazhar Fuat Özkan Üçlüsünün ‘Mecburen’ şarkısını söyletmiş.

Paylaşımcı, o baş aktöre dedirtmiş ki;

“Montaj demek mecburen,

Komplo demek mecburen,

Paralel demek mecburen,

Mecburiyetten…”

… …

Biri de o şarkının devamını getirmiş.

“İnkâr etmek mecburen,

Darbe/suikast demek mecburen,

Savcı/yargıç/polis sürmek mecburen,

Mecburiyetten…”

* * *

Şah Fırat Operasyonuyla(!) ilgili olarak muhterem bir yetkili;

“Bu muhalefetin aklı, bunlara ermez. Arkamızda emanet mi bıraktık, neyimiz varsa, toplayıp geldik… Neye karşı çıkıyor, neyi eleştiriyorlar?” demişlerdi.

Böyle bir demeci kaçırırlar mı hiç orantısız zekâlılarımız?

Onlar da bu yorum demeç karışımına şöyle bir yorum yapmışlar, çok gülmüştük.

“Süleyman Şah Türbesi’yle, ülkemizin ilk resmi gezici türbesi, hizmete sokulmuştur. Hayırlı olsun. Artık vatandaş türbeye değil, türbe vatandaşın ayağına gidecek. Hayaldi, gerçek oldu…”

* * *

Çok matrak bir ülke olduk, çok…

Bu ülke kendi ülken olmayacak, her gün katıla katıla güleceksin, olup bitene.

Ama ülke, bizim ülkemiz.

Dert bizim, tasa bizim, acı bizim, kahır bizim.

İçimiz yanıyor.

Ağlıyoruz.

En azından ben kendi payıma ağlıyorum…