Cin lambadan çıkmış, “Benden ne istersen vereceğim, ama komşuna da iki katını vereceğim” demiş. Adam, muzip bir gülümsemeyle isteğini ifade etmiş: “Bir gözümü kör et!..”
Maalesef, bazı hemşehrilerin hissiyatı ve yaklaşımı da buna benziyor: “Bende yoksa, başkasında da olmasın!” Ya da “Komşumun iki gözünü kaybetmesi uğruna, kendi bir gözümü vermeye hazırım!”
Cumhuriyetimizin 100. yılında 400 bin nüfusa ulaşmış, “bölgesinin sanayi, ticaret, kültür, sanat, turizm, eğitim ve sağlık merkezi Çorum” hayalimizi birkaç gün önce de dile getirdik ve kentsel büyümenin şifreleri olarak, havaalanı, hızlı tren, süper lig, güzel sanatlar kompleksi, turizm, AVM, park ve meydan beklentilerimizi sıraladık.
Kendi kozasının içinden çıkmayan, kapalı devre yaşayan insanlar için fazla anlamı olmayabilir, ama Çorum’un büyümesi demek, her bir Çorumlu’nun ekmeğinin de büyümesi, refahının artması, sosyal yaşamının zenginleşmesi demektir. Nitelikli büyümeyle Çorum’un sınıf atlaması demektir. Daha iyi eğitim, daha iyi sağlık hizmeti, daha yaşanır bir kent demektir.
Bütün bunları anlamaktan uzak, dedikodu sever, kompleksli, haris, hasis tipleri bir yana bırakarak, özellikle “fitne, fesat ve haset” tuzaklarını aşarak, Çorum’u seven, Çorum’un iyiliğini düşünen “aklıselim” insanların, kenti büyütme ve sanayileşme hamlesini yeniden canlandırma hedefi etrafında bütünleşmeleri, güçlü biçimde iradelerini ortaya koymaları gerekiyor.
Kıskanmalayım; bırakalım komşumuzun daha fazlası olsun. Zira, Tolstoy’un deyişiyle, “Kıskançlık insanı alçaltan ve küçülten bir duygudur”…Kıskançlık fenalıkların en büyüğüdür. Kibir, kıskançlık ve ihtiras, insanın kalbini kor haline getiren üç ateştir.
Yalnızca Çorum’un büyümesini, ama “nitelikli” büyümesini hedefleyelim. Kendimiz için, çocuklarımız için, torunlarımız için…