Bu dünyada iyilikle kötülük, kar ile zarar, mutlulukla acılar hep beraberdirler. Çünkü bu dünya bir sınav yeridir. Çalışma, kazanma yeridir. Koyunu güden kurdu görecektir. Onun için herkes kendini buna hazırlamalı, tedbirini, temkinini almalı ve hazırlıklı olmalıdır.

Tarihte, geçmişte toplu ölümler genellikle harp, darpların dışında salgın hastalıklar, tabii afetler nedeni ile olmuştur. Bunların başında da VEBA, KOLERA salgını, daha sonra VEREM, hatta SITMA vs. gelir. Sonraları korkunç bulaşıcı ve hızla yayılan genelde adına virüs denilen, KUŞ GRİBİ, DOMUZ GRİBİ, EBOLA SALGINI, KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ, son olarak da COVİD-19 denen koronavirüsü dünyada ulaşmadığı taş, eğdirmediği baş bırakmadı. Dünyanın jandarması olan emperyal güçlere boyun eğdirdi. Binlerce can aldı. Milyarlarca dolar ekonomik zararlara yol açtı. Fakat her kötülükte bir iyilik vardır. (Bakara 216. ayet) hükmünce, inşaallah insanlığın uyanmasına, haksızlığın, zulmün ortadan kalkmasına, hak ve adaletin yeryüzünde sağlanmasına sebep olur. Dünyanın dengesini bozan küresel ısınma, atmosfer bozulmaları ortadan kalkar ve sonuçta bu acılar bir daha insanlığa ulaşamaz. Bu olanlar insanlığın hayrına sebep olur. Yüce Allah milletimizi, İslam alemini ve bütün insanlığı bu gibi felaketlerden korusun.

Bu korkunç kısa zamanda bulaşan ve yıldırım hızı ile yayılan salgın halini alan bela ve musibetlerin elbette ki birçok maddi nedenleri vardır. Bilimsel çalışmalar bunların sebeplerini bulacaktır. Fakat sebepleri de yaratan ulu Allah’tır. Bu acı olayların her zaman bir uyarıcı özellikleri de vardır. Kur’an’da geçmiş milletlerin topyekûn helâkına sebep olan Nuh Kavmi, Nemrut, Firavun, Ad.Semud Lut kavimlerin helakına dair uzun uzun anlatımlar varolduğu gibi, bu olayları belgeleyen, Kur’an ayetlerini ispat eden tarihsel kalıntılar, özellikle de Mısır piramitleri, Babil harabeleri, Lut gölü, Pompei’nin batışı, Yemen’de, Sana’da AD kavminin kalıntıları bu felaketlerin delilleridir. Ne yazık ki insanoğlu, bu milletlerin topluca helâkına sebep olan nedenlerin üzerinde hiç durmaz. Ancak tarihsel medeniyet kalıntıları ve turistik kâr amaçlı gözle bakarlar. Halbuki bu olumsuz olayların hepsi birer uyarıdır. Hem maddi hem de manevi yönden ibretlik hadiselerdir. Bu olayları yorumlayan çağdaş Kur’an tefsiri âlimleri bu virüs olaylarını Allah’ın kudretini, azametini, yüceliğini simgeleyen Allah’ın doğal ayetleri, alametleri, mucizeleri olarak açıklamaktadırlar ve bunların tamamının da ibret ve uyarıcı özelliğine dikkat çekmektedirler.

Örneğin; Araf suresinin 132-136. ayetlerinde o zaman Hz. Musa ve Firavun zamanında bugünkü virüs olayının bir benzeri olan gökten tufan, çekirge, kurbağa, kan, haşere yağdığını anlattıktan sonra bunların hepsinin Allah’ın birer ibretlik kudret olayları olduğunu beyandan sonra, bunların Allah’ın doğal ayetleri kudret delilleri, varlığının belgeleridir diye bildirmektedir.

Demek ki bu acı olayların tekrar etmemesi için maddi sebeplerinin yanında hak-hukuk-adalet-ibadet genellikle doğruluk, kul hakları gibi çok önemli olan hususlara da azami dikkat etmemiz gerekmektedir. Allah’ın kullarından esirgemek, zulüm her zaman felaket getirmiştir. Bu korkunç olayların önlenmesinde bunlara riayet etmemiz gerekmektedir.

*

Eskiden olduğu gibi bir millet tamamen yeryüzünden silinircesine gerek tabii afet, yel, sel, zelzele gibi, gerekse bulaşıcı ve yayılıcı özellikteki biyolojik salgınların nedeni ile toptan yok edilme olmayacaktır. Ancak uyarıcı, ikaz edici özellikli mevzi, lokal ve geçici olaylar olabilecektir. Bunu R.SAV. en sahih hadislerine bildirmişlerdir. Örneğin, büyük sahabilerden olan İbni Nümeyr, R.A. hazretlerinin bildirdiğine göre, R.SAV. bir gün yayladan geldi. Beni Muaviye kabilesinin mescidine uğradı. Mescitte iki rekat namaz kıldı. Uzun uzun dua etti. Yürekten Allah’a yalvarıyordu. Sonra kendisini bekleyen cemaata döndü ve şöyle buyurdular. “Ümmetim için rabbimden üç dilekte bulundum. İkisini ihsan ve ikram etti, verdi. Birisini vermedi. Verdiğinin birisi yarabbi ümmetimi geçmiş milletler gibi toptan helak etme diye dua ettim. Rabbim duamı kabul etti. İkincisi; yarabbi, ümmetimi açlık, kıtlık, yoklukla terbiye etme, diye dua ettim. Rabbim kabul etti. Üçüncüsü, yarabbi, ümmetim kendi aralarında tefrika, fitneler nedeni ile birbirlerine düşmesinler, birbirlerine düşman olmasınlar, aralarına fesat, ikilik girmesin diye dua ettim. Rabbim bu duamı kabul buyurmadı. Ümmetine hak yol gösterilmiş, fitnelerin felaketi bildirilmiştir. Buna rağmen ümmetin dünya saltanatı, zevki sefası, makam ve mevki hırsı ile birbirlerine düşecekler, buyurdular. Ümmetim için en korktuğum bu durumdur buyurdu Hz. Muhammed SAV. Onun için İslam milletleri bugün şirazesi kopmuş tespih taneleri gibi dağılmışlar, bu uyarılardan ibret almamışlardır. Yerlerde sürünmektedirler. Yani bugün Müslümanlar birbirlerine düşman durumdan kurtulamamışlardır. Aralarında birlik ve beraberlik yoktur. Heyhat, arı sokar, kendi ölür. Herkes ne yaparsa kendine apar.

Allah cümlemize izan, vicdan ve merhamet versin. Amin. İslam devlet ve milletlerine akıl fikir ve uyanma versin. Amin.